Merhaba Sevgili Dostlar,
Forumun bu alanı sanıyorum ki pek özel; ilgilenene…
Ben bu foruma yeni katıldım ve başka alanlarda dolanıp duruyorum. Bu bölüm ise dikkatimi çekti.
Bir zamanlar parapsikoloji alanına girmekte olan bazı konular üzerinde birtakım incelemeler yapmıştım. Aslında belki de bu konular artık o alandan çıkıp iyice bilimselleşti; epeydir izlemediğim için bilemiyorum.
Ben aklımda kalanları derleyerek paylaşıma sunmak istiyorum. Ancak yeterince ilginizi çeker mi ona da bilmiyorum. Bu nedenle de şöyle belki “giriş” niteliğinde bir şeyler anlattıktan sonra, sormak istiyorum, devam edeyim mi diye…
Ola ki bu anlatacaklarımı siz, bu bölümü izleyenler benden çok daha iyi biliyorsunuzdur. Ola ki benim diyeceklerim bu forumdaki başlıklar altında zaten irdelenmiştir. O zaman hoşgörün ve bana açıkça deyin ki “Senin anlattıkların zaten gayet iyi bilenen şeyler. Bizi bunlarla oyalama.” Alınmam.
Böylece size kendimi tanıttıktan sonra konumu çok genel bir terimle KOZMOS ile açmak istiyorum. Böylesi işime geliyor, çünkü buradan başlamazsam arkasını getiremeyebilirim.
Kozmos yaklaşık olarak evren ile eşanlamlıdır. Aralarındaki farkı şöyle özetlemek mümkündür: Kozmos, evrenin yalnızca somut, düzenli ve ahenkli olay ve olgularını kapsar. Üzerinde yaşadığımız dünyayı temel ölçü olarak alırsak, dünyanın dışında sonsuza uzanan düzenli ve ahenkli olay ve olguları makrokozmos, dünyadakileri ise mikrokozmos olarak nitelendirebiliriz.
Eğer temel ölçü insan olarak alınırsa, standart duyu organları ile algılanabilen olay ve olgular makrokozmos, bu organların ve bu organlara yardımcı insan yapısı aygıtların direkt olarak ayrıntılarını algılayamadığı sonsuzcasına küçük olay ve olgulara mikrokozmos denilebilir.
Ne var ki, bakış açısı ve temel ölçü ne olursa olsun, makrokozmoz ile mikrokozmosu kesin bir çizgi ile ayırmak olanaksızdır.
Teleskopun gücündeki her büyüme, artık yalnız matematikçiler için bir anlamı olan galaksilerin sayısına binlercesini daha eklemektedir.
Mikroskop aygıtının her yeni gelişimi, bir zamanlar “bölünemez” olarak nitelenen nesnelerin daha küçük bölümlerini ortaya çıkarmaktadır.
Giderek gerçekleri daha çok açıklığa kavuşturan bilimsel araştırmalar, bir yandan sonsuzcasına büyük evreni yani makrokozmosu daha genişletirken, bir yandan da sonsuzcasına küçük evrenin yani mikrokozmosun derinliklerine inmektedir.
Salt bilimciler, parapsikolojiyi yadsır. Hatta psikolojiyi bile yadsıyanları var.
Olsa bütün bilimlerin katılaşmamış köşeleri, henüz tümü ile açıklanamayan boyutlara doğru açılan karmaşık uzantıları vardır.
Evrendeki olay ve olgular, geleneksel görüşle, normal ya da normal dışı olarak ikiye ayrılır. Bilinen ve açıklanmış olmaları nedeniyle “normal” diye tanımlanan olay ve olgular ile, açıklamalara karşı koydukları için “normal dışı” olarak nitelenen olay ve olguların sınırında bir yığın “yarı normal” denilebilecek olay ve olgu yer almaktadır.
Kozmosta her şey birbiri ile bağıntılıdır ve birbirini etkilemektedir. Bu ilişkilerin bazı halkalarının çözümlenememiş ya da bilimlerin kanıksanmış yöntemleri ile başa çıkılamamış olmasından dolayı, bazı olay ve olguların dayanıksız gibi görünen ya da geçerli kanıtı bulunmayan açıklama ve yorumlarına çoğu kez batıl ya da hurafe gözü ile bakılmaktadır. Saçma dendiği bile olmaktadır.
Öte yandan aynı olay ve olgulara bilim ve akıl dışı görüşlerle bakıldığında, bunlara tanrısal, en azından doğaüstü bir nitelik verilmektedir.
Bu şekildeki olay ve olgulardan büyük çoğunluğu makrokozmos ile mikrokozmos arasındaki ilişki ve etkileşimden doğmaktadır.
Evren ile evren dışı ya da doğa ile doğaüstü arasındaki geleneksel ayrım anlamsız olabilir. Böylesine bir ayrım kesin çizgilerle belirlenerek dondurulamaz.
Sevgili Dostlar,
Asıl bundan sonra KOZMİK ETKİLER konusundaki anlatımlarıma girmek niyetindeyim. Bu tutum, bu anlatım size ilginç geliyorsa lütfen bu bağlamdaki tartışmalara katılan biri belirtsin. Hatta bir mesaj atmasını yeğlerim; öylesi daha kolay olur.
Yoksa, benim diyeceklerim bu kadarda kalacaktır.
Sevgiler,