Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Bilgi çağının en güçlü aktörü olarak girişimci  (Okunma sayısı 5205 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 12, 2011, 01:17:37 öö
  • Ziyaretçi

Ne zamandır aklımda olan bir makale idi. Bu akşam yazıya dökebildim. Sizlerle paylaşmak istedim.

Bilgi çağının en güçlü aktörü olarak girişimci.
 
Kısa bir medeniyet tarihi faslı geçelim. Tarım devrimi , yani insanların bitki ve hayvanları evcilleştirmesi ile beraber mülkiyet kavramı doğmuştur. Medeniyet dediğimiz şey de bir kısım insanın yarattığı değere diğerinin el koyması ile gelişmiştir. Temel olarak toprak egemenliği üzerine kurulan devletler köle/sarf/köylü vb. insanların emeği ile yaratılan değere el koymuş ve onlara sadece yaşayacakları kadarını vermiştir. Sanayi devrimi ile beraber bu ağa-köylü ilişkisi sermayedar(burjuva,işadamı)-işçi şekline dönüşmüştür. Tarih boyunca isyan eden sömürülen taraf, ancak sanayi toplumundan sonra durumu analiz edebilmiş ve işlerin şu an okuduğunuz yazıdaki gibi döndüğünü anlamıştır. Bu sebeple ki tarım toplumundaki isyanlar bilinçsizdir ve yönetimi devirse bile yerine bir şey koyamamıştır. Hoş tabii ki sanayi toplumunun başından beri hayal edilen sosyalist idealler de her ne kadar dahi sayılabilecek teoriysen ve liderlere sahip olsalar bile bilinçli ihtilal yolu ile yönetimi ele geçirmelerine rağmen devam ettirememiş ve medeniyetin değer üretme şekli sermayedar-işçi ilişkisi üzerinden devam etmiştir.

Ve girişimcilik.

İşçi emeğinin gitgide anlamını yitirmeye başladığı bir dönemde yaşıyoruz. Artık değeri, robotlarla çalışan üretim birimleri, yaratıcı düşünce ürünü sistemler zaten üretiyor. Egemenlerin problemi artık işçi emeğini ve gezegenin doğal kaynaklarını nasıl sömüreceği değil, bu kadar büyük bir sistemi nasıl ayakta tutacağıdır. Çünkü işçi emeği o kadar değerli değil ve gezegenin kaynakları hızla tükeniyor. 7 milyarlık dev nüfusu geçindirmek ve kaosu engellemek için gerekli hammadde; bedenen, beynen, fikren normal üstü motive modda çalışan insan beyni. Muazzam tüketim hızına ulaşmış medeniyetin devamı için bir işe memur edilmiş yöneticiler, devlet kadroları, sermayedarlar,  esnaflar, klasik ekol eğitim kurumları yetmiyor. İmdada, doğuştan gelen yeteneklerinin üstüne muazzam bir teorik ve pratik birikim yapmış kendini sonuna kadar yeni iş fikirlerine ve uygulanmasına adamış girişimci figürü yetişiyor. Bütün zamanını kullanıyor. Deli gibi araştırıyor, deli gibi uyguluyor. Daha önceki medeniyet tarihinde aynı insanda birleşmeyen bir çok zihinsel yeteneği bünyesinde birleştiriyor. Sosyal yeteneği ile örgütler kuruyor. İnsanları peşine takıyor. Zekası ve hayal gücü ile sanayinin ve ekonominin işleyişini anlayıp fikirler üretiyor. Öğrendiği fikirleri birleştirip yeni fikirler çıkarıyor. Cesareti ile deniyor, başarısız oluyor, yeniden deniyor. Analitik yeteneklerini kullanarak yeni teknolojileri ve bununla çözebileceği işleri analiz ediyor.
Yaşam koşulları berbat. İş dışında sosyal yaşamı çok kısıtlı. Aile, dost ve sevgililere vakit yok. Aslında iş hayatının bir uzantısı olan tatil bile iş toplantısı şeklinde. Her an acımasız iş dünyasında ufak bir yanlış hareketle yok olma riski var. Geleneksel statü anlayışının hüküm sürdüğü cemiyetlerde kendini aşan güçlerle dans ediyor. Girişimci, medeniyetin ihtiyaç duyduğu ruhani enerjiyi sunuyor.

Şimdi ne olacak ?

Girişimci hayatını sunarak medeniyetin kendisini sömürmesine müsaade edecek. Sermaye olanca haşmetiyle yerli yerinde durmakta. Zaten Edi ile Büdü gibi birlikte kendi başına bir terim olmuş olan yatırımcı-girişimci ilişkisi devam edecek. Manifestoda olduğu gibi şimdi Paris sokaklarında girişimcinin hayaletinin gezmesine artık gerek yok. İnsanlık isyandan dersini aldı. Ama bu demek değildir devrim olmayacak. Şimdiye kadar olduğu gibi doğanın yüce kanunları ile kendiliğinden taşlar yerine oturacak. Ne yaptıklarını, hangi görevi üstlendiklerini bal gibi bilen bu girişimciler her geçen gün daha da zenginleşmekteler. Sermaye el değiştirmekte. Yakın bir gelecekte yatırımcılar zaten girişimcilerden oluşacak. Birbirlerini de iyi tanıyan ve sayıları oldukça az olan bu seçkin grup hep birlikte dünyayı yönetecekler. Ve belki de bu egemen sınıf, selefleri gibi ülke, din vb. kutsal değerlerle toplumu kandırmayıp yerine tüm insanlık için yepyeni değer yargıları sunacak.


Ağustos 12, 2011, 02:50:11 öö
Yanıtla #1
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 89
  • Cinsiyet: Bay

Öncelikle sn.sidiyez'i böylesine geniş kapsamlı bir konuyu yazıya döktüğü ve bizlerin paylaşım yapabilceği bir ortama sunduğu için mutluluk duyduğumu söylemek isterim.

Gelelim konumuza:

Sanayi devrimine kadar "işçi"ler fiziki anlamda çalışmak zorundaydılar..Onların "düşünmek" gibi bir sorunları yoktu çünkü yaptıkları iş tamamen fiziksel aktivitelerdi.
Sanayi devriminden sonra giderek azalan bu "işçi"ler yerini düşünme/yorum yapabilmenin ön planda olduğu işlerde çalışmaya başladılar çünkü teknoloji ilerlemektedir.
Günümüzde "işçi" dediğimiz kimselerin "işveren" dediğimiz patron/yatırımcı'lardan farkı şudur :
İşçi kimse sadece tek bir işe yoğunlaşır, kendi işinden başkası onu ilgilendirmez, fakat işveren tüm işin tamamını yönetmek zorundadır."Büyük dağın dumanı büyük olur" deyişi gerçekten bunu güzelce tasvir eder.

Dünyada doğası gereği herzaman bir işveren ve işçi kategorileri olmak zorundadır.Tümevarım yaparsak eğer herkes işveren olursa altında kim çalışacak?
Dahada ileri gidip işçilerin "işveren" kapasitesinde(zeka, baskıyı taşıyabilme, yetenek) olmadığını(tüm işçiler için geçerli değil) söyleyebilriz.Burdan işçileri aşşağıladığımı düşünmeyin sakın, kimi insan fiziki anlamda yeteneklidir(terzi, inşaat ustası vs...) kimisi yönetim anlamında (ceo'lar vs..) kimiside sanatsal yönden(şarkıcı,ressem, aktör vs..)...Ama hepsinin uzman oldukları konular farklıdır.

Sn.sidiyez sanırım yazınızda işçi kavramını daha çok "proterya" olarak değerlendirebiliriz.Bir toplumda tüm insanların "proterya" olması aslında o toplumda hiç proterya olmaması demektir.Çünkü toplumun tamamı proterya olursa "alt-sınıf" dediğimiz kavram ortadan kalkar ve herkes eşit olur.

Peki bu mümkün müdür?
Cevap kısa ve net "hayır".Sebebine gelince, eğer siz bir toplumdaki "burjuva sınıfını" "proterya" sınıfıyla eşitlemek isterseniz bu 2 türlü olur :

1-Burjuva sınıfını proterya sınıfına indirgemek
2-Proterya sınıfını burjuva sınıfına yükseltmek.

2.yazdığımı gerçekleştirirsek burjuva sınıfı olduğu sınıftan yavaşça aşağı doğru çekileceğinden aslında 1.yazdığımı gerçekleştirmiş olursunuz.Bu eşitleme sırasında burjuva sınıfını yok edip, eski proterya sınıfını burjuva olması gerekmektedir ki, kaybolan burjuva sınıfı hayatını proterya olarak sürdürebilsin.

Gelelim girişimcilere, girişimciler aslında "işçi" sınıfının "zekasını kullanabilen" kısmıdır.Girişimciler akıllı yatırımları ya da girişimleriyle burjuva sınıfına geçiş yapmaktadırlar.Gördüğümüz gibi aslında amaç "burjuva" sınıfını yoketmek değil, burjuva sınıfına geçiş yapmaktır.
Sistem böyledir ve değiştirmek imkansızdır demesekte benim fikrime göre öyledir.Çünkü herzaman böyledir.İlkokulda siz öğrenciyken 20 kişilik sınıfınızda 1kişi sınıf başkanı seçilir değil mi?O 1 kişi "sınıf başkanı" sıfatına sahip olur diğerleri ise "öğrenci" sıfatına sahip olur..Demokratik yoldan yapılan seçimle gelmesine rağmen demokratik yoldan ne ironiktirki "sınıf başkanı" seçilir.
Bir benzetme yapacak olursak sınıf başkanını burjuva, öğrencileri ise proterya olarak görebiliriz.Sonuçta başkan imtiyazlıdır bazı konularda.


Dilerim anlatmak istediğim noktayı başarıyla anlatabilmişimdir çünkü düşüncelerimin sadece çok çok kısa bir özetini yazdım.Dolayısıyla bazı yazdığım konular anlamsız gelebilir bu yüzden çekinmeden hangi konuyu anlamadığınızı sorabilirsiniz.

Bunlar benim kişisel fikrim, hiçkimseye "saldırı" yada "eleştiri" niyetiyle yazmadım

Saygılarımla
« Son Düzenleme: Ağustos 12, 2011, 02:59:53 öö Gönderen: hailstorm »
Omnia in numeris sita sunt/her şey sayılarda gizlidir


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
58 Yanıt
59898 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 24, 2015, 09:38:15 ös
Gönderen: ARARAT
156 Yanıt
116845 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 14, 2011, 05:02:35 ös
Gönderen: baytaskiran
1 Yanıt
4606 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 02, 2008, 01:51:20 ös
Gönderen: poyraz06
3 Yanıt
5997 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 12, 2009, 06:21:00 ös
Gönderen: Prenses Isabella
Facebook Sayfanızda Verilen Bilgi?

Başlatan Cin Ruhi « 1 2 » Sorunlar

12 Yanıt
12037 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 23, 2011, 11:01:05 ös
Gönderen: Maledictum
Bilgi

Başlatan ADAM « 1 2 3 4 » Terimler ve Kavramlar

31 Yanıt
24234 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 21, 2011, 01:09:59 öö
Gönderen: Hacamat
8 Yanıt
8974 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 17, 2011, 02:07:02 öö
Gönderen: Hacamat
0 Yanıt
3872 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 16, 2011, 08:10:58 öö
Gönderen: ADAM
17 Yanıt
12076 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 19, 2018, 08:19:00 ös
Gönderen: Venus
0 Yanıt
1916 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 03, 2013, 11:43:53 öö
Gönderen: evvah