Böyle bir başlık açınca herkes bu terimi kendi anlayışına, kendi eğilimine göre tanımlamaya ve açıklamaya başlayabilir. Nitekim forumda buna eğilimli çok üyemiz var. İstediklerini yapmalarına bir engel de yok. Hatta kimisi bu konuya aşırı agnostik bir açıdan yaklaşıp, “Bilgi diye bir şey yoktur ki bunun bir tanımı olsun.” bile diyebilir.
Ben ise bu sorunun yanıtına olgucu (pozitivist) bir yönden bakmak istiyorum. İsteyen de benim bakış tarzımı eleştirip tartışabilir.
Bu açıdan bakıldığında bile bu konu üzerine hayli uzun bir anlatımda bulunulabilir. Fakat ben kısa keseceğim.
Bu bakış açısıyla bilgi, bir bilen ile bir bilinen arasındaki ilişkidir.
Bilen ile bilinen birbirlerinin diyalektik karşıtıdır. Bu karşıtlık, ikisi arasında bir devinim oluşturur. Bilen olma eğilimi gösterebilen varlığın, daha önce bilinmeyip şimdi bilenin o etkinliği ile bilinen olmayı bekleyen nesneyi kavramasını sağlar. İşte bunun sonucunda da ortaya o ilişki, bilgi çıkar.
Biz bu konuya genellikle evrensel açıdan ve çok boyutlu olarak değil de, kendi açımızdan ve tek boyutlu olarak baktığımız için, bilen yerine kendimizi koyarız. Bir diğer deyişle, bileni insan olarak alırız.
Nitekim bu konu başlığını forumun bu bölümünde açışımın gerekçesi de bu...
Kuşkusuz bilen olmak sadece insana özgü değildir. Üstelik birçok dinde her şeyden önce insanın hiçbir şey bilmediği, ona ancak belirli bir düzeyde bilgi ihsan edildiği, asıl bilenin tanrı(lar) olduğu belirtilir.
Elbette eğer biz asıl bilenin tanrı(lar) olduğunu biliyorsak, on(lar)dan daha iyi bilgi sahibi olduğumuzu ileri sürmekteyizdir; bu da ayrı bir sorun. Hele «Tanrı(lar) şöyle istiyor.» falan demeye başladık mıydı, işi çığrından çıkarırız.
Yapmadığımız şey değil.
Fakat bir gene de bilen olarak insanı alalım. Çünkü bu bize bu konuyu olgucu bir tutumla incelemekte kolaylık sağlıyor.
Dolayısıyla bilgiyi “insan ile doğa arasındaki ilişki” olarak tanımlayabiliriz.
Ancak şunu da biliyoruz artık yüzyılların bize taşımış olduğu deneyimle: Bilinen, bizim yakın çevremizden algılayabildikleriyle sınırlı değil. İnsan, duyu organlarıyla algılayamadığı birçok şeyin de bilgisine ulaşma becerisine sahip.
Bu böyle ama her insan bunu böyle değerlendiremiyor. Dolayısıyla bilginin aşamaları ya da türleri ortaya çıkıyor. Bu aşama ya da türler açısından kimileri diğerlerine olanla daha bilgili oluyor.
Bu aşamalara ya da bilginin türlerine geçmeden önce burada durup, bu konu başlığına katkıda bulunacak olanlara fırsat vermek isterim.