Sayın, peacewings;
Sanırım dediklerimi yanlış anladınız.
Kişisel zevk, nefis ve dünyevi olayları bu kadar önemsemek; mevcut yaşam zamanımızı çalmaktadır. Ne zaman öleceğimiz konusunda bilgimiz olmadığınıda göz önünde bulundurursak, bunlar boşa harcanan zamanlardır. Bireylerin kendini geliştirebilmesi ve zamanı iyi değerlendirebilmesi açısından dünyevi olaylardan, kişisel zevk ve egolardan uzak olması gereklidir.
Tekrar yazıyorum;
"Gerçek şu ki O (Hz. Muhammed "S.A.V") ne söylemişse doğru ve sağlıklı olanı söylemiştir.
Şu da var ki; dileyen kendisine dilediği dini, düşünceyi, yaşam şeklini ve dilediği kişiyi önder alıp, takip edip yaşamakta serbesttir.
Herkesin doğrusu kendinedir."
Sünnet işleminde kesilecek et parçasının varlığı, insanın “ahsen-i takvim” denilen güzel yaratılışının bir parçası olduğu gibi, sünnet olmak suretiyle o et parçanın alınması da bu güzelliğin bir parçasıdır. Çünkü, insanın güzelliği sadece biyolojik, fizyolojik boyutuyla sınırlı olmayıp, ruhî, kalbî, nesebî, ahlakî değerler gibi psikolojik, sosyal, manevî boyutları da olan bir güzelliktir.
Bir yandan bedenin canlılık kanununa ayak uydurarak uzanan, diğer taraftan fıtratın bir gereği olarak var olan bu uzantıların kesilmesi, insanın; Allah’ın kendisine bir nimeti ve bir emaneti olan kendi bedenin bakımını üstlenmesi açısından da önem arz etmektedir. Bu sebeple, tırnak, saç, bıyık kesmek, etek, koltuk tıraşı olmak da peygamberlerin bir sünneti olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat, hitan / sünnet olmak, zor bir iş olduğundan, İlahî hikmet tarafından tırnak gibi her zaman uzanmasına izin verilmemiştir.
Ayrıca, manevî bir perspektiften bakarak konuyu şöyle izah etmek de mümkündür;
Allah, kadınlarda bekaret perdesini yaratarak, manen kadınlara gayri meşru bir ilişkinin fıtrata aykırı olduğunu, kaçak yollardan bu perdenin yırtılmasının büyük bir suç olduğunu ders verdiği gibi, erkek için söz konusu olan deri de, gayri meşru yollara baş vurulmaması için bir hatırlatma levhası, ontolojik bir uyarı simgesi olarak düşünülebilir. Gerek kadında gerek erkekte olsun, bu fıtrî perdenin sonradan ortadan kaldırılması, bu manayı unutturmaz, bilakis her zaman hatırlatmak sinyali gibi bir görev de yapabilir...
Birde Sayın,hailstorm'unda dediği gibi;
1) Sünnet olan kişi olmayan kişiye oranla %60 his kaybı yaşıyor
2) Cinsel organın fiziksel korunumunu zayıflatıyor.
Yukarıdaki durumlar da göz önünde bulundurulacak olur ise, nefis denilen kavramdan uzak bir hayat sürebilmek açısından ve kişisel gelişime yön vererek; zevk, müptelalık ve uçkur olgusundan uzak, bir hayatta düşünülebilir.
Saygılarımla...