Bu yazı dizisinin “giriş” niteliğindeki birinci bölümü, konunun değil ama yöntemin anlaşılabilmesi bakımından yararlı oldu.
Ancak böyle bir çalışmada olmaması gereken durumlarla da karşılaşıldı.
Aynı durumun bundan sonra olmaması için katılımcılardan şu hususlara özen göstermelerini rica ediyorum:
- Lütfen konuyla bağlantısız şeyler yazmayınız. Silinecek, emeğiniz boşa gitmiş olacaktır.
- Lütfen anlamsız sözler etmeyiniz. yazdıklarınızı bir kez kendiniz okuyup, anlaşılır olup olmadığına bakınız. Türk dili kurallarına özen gösteriniz. Bunları yapmazsanız, incelenen konunun bütünlüğünün korunabilmesi için yazınızın silinmesi zorunluluğu doğacaktır.
- Lütfen diğer katılımcılarla diyalog kurmayınız. Herhangi bir katılımcıya mektup yazar gibi doğrudan hitap etmeyiniz. Yazdığınız yazı sadece bu forum üyelerine değil, dışarıdan yani foruma üye olmayan tüm izleyiciler tarafından okunacaktır. Diyalog kurarsanız, bunun giderilmesi için hayli uğraşmak gerekmektedir.
- Bilmediğiniz konularda sırf bir şey yazmış olmak için görüş üretip kendinizi küçültmeyiniz. Hele saçma sapan lakırdılar etmeyiniz. Bu konu ciddi bir konudur; hafife almayınız. Bunları yaparsanız, biliniz ki yazınız silinecektir.
Bu uyarılardan sonra çalışmamızın aslına geçebiliriz.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Her şeyden önce şu “Masonluk” kavramı üzerinde bir duralım...
Anlaşılması, öğrenilmesi söz konusu olan “Masonluk” terimini kullanırken, bununla ne demek istiyoruz?... Bu kavramı hangi anlamda kullanıyoruz? Buna bir bakalım.
Bu arada şunu da eklemek isterim:
Kimileri Hür Masonluk hatta kimileri Türk dili kurallarına uymayan Hürmasonluk terimini kullanıyor. Bunun farkındayım. Bu, Batı dillerindeki sözlüklerin çevirisinden ileri geliyor; Freemasonry (İngilizce), Franc-maçonnerie (Fransızca), Freimaurerei (Almanca) gibi…
Hatta Türkiye’de bu bağlamda geçmişte Franmasonluk ve Farmasonluk diye iki terim daha kullanılmış olduğunu görürüz.
O dillerde böyle bir kullanım gerekli. Gerçi ara sıra onların da o baştaki hür yani özgür sıfatını kullandığı oluyor ama tek başına Masonluk, o dillerde bir başka anlama geliyor. Ona daha sonra değiniriz. Oysa Türkçede Masonluk ya da Hür Masonluk ya da Özgür Masonluk arasında hiçbir fark yok. Bu nedenle başına bir sıfat takılması gerekmez. Hür ya da Özgür masonluktan söz edildiğinde doğal soru şudur: «Hür ya da özgür olmayan Masonluk hangisi? O nasıl bir şey?»
Şimdi bakalım Masonluk denilince nesıl kavramlarla karşılaşıyoruz.
1. Kavram: Yapıcılık mesleği ve sanatı... Günümüzde kalmamış olsa bile, dildeki ve yazındaki kullanımı devam eden, özellikle günümüzdeki Masonlukta kullanılan, eş deyişiyle “Operatif Masonluk”... Bizim konumuz bu olmamalıdır.
2. Kavram: Her biri “mason” olarak anılan kişilerin oluşturduğu bir topluluk ve bu topluluğun tarihsel geçmişiyle bütünleşen örgütü… Buna “Mason Kurumu” da diyebiliriz. Bu kurum, konuyu yeterince iyi bilenlerce, bilmeyenlere ya da az bilenlere anlatılabilir ama anlaşılmasını gerektiren özel bir yanı da yoktur. Öğrenilebilecek bir nitelik taşımaz. İsteyenler, yazılı kaynaklarda bu konuda bol bilgi bulabilir. Çalışmamızın konusu Masonluğun kurumsal nitelikleri de olmamalıdır.
3. Kavram: Masonluğun kurumsal bakımdan tarihsel geçmişi ve örgütsel yapısı değil de, amaçları, ilkeleri ve çalışma tarzı... Aslında bunlar da çeşitli kaynaklarda yazılı olarak bulunabilir. Nitekim Forum’da bu konu üzerinde uzun uzun ve ayrıntılı anlatımlar var.
Fakat kavramı böyle alınca, birbirini izleyen iki sorun ile karşılaşırız:
a) Mason örgütlerinin hepsinin amaçları dış bakışta hemen aynı gibidir ama ayrıntılarına girilerek açıklandıklarında öyle olmadığı görülür. Bu nedenle, önce hangi görüşteki, hangi eğilimdeki hatta hangi adı taşıyan mason örgütünün amaç, ilke ve yöntemlerinden söz etmekte olduğumuzu bilmeliyiz... Bu yapılmalıdır. Çünkü bu konudaki bilgiler genelleştirilecek olursa, öğreneceklerimizin dar bir çerçeve içinde kalmasına hatta birçok yanlış bilgi edinmeye yol açabiliriz. Nitekim kimi masonlar, bu konuda, kendilerinden daha deneyimli masonların pasif öğretim yöntemiyle kendilerine anlatmış ve öğretmiş olduklarını, kendi örgütlerinin öznel görüş ve yaklaşımlarını, en doğrusu hatta tek doğru olduğunu varsayarak yanılgıya düşüyor.
b) Ortaya konulan amaçlar ve ilkeler, birçok soyut kavramı ve göreli düşünüleri içeriyor. Ayrıntılı açıklamaları, hatta bunların üzerinde tartışmaya girişilmesini yani irdeleme (analiz) gerektiriyor. Ancak böyle bir durumda “Masonluğu anlamak ve öğrenmek” deyişlerinin bir anlam kazandığını söyleyebiliriz. Yoksa bize aktarılmış bilgilerin tutsağı olma tehlikesine düşeriz.
4. Kavram: Bir “evrensel töre”… Bununla bağlantılı olmak üzere, kendilerine “mason” denilen kişilerin tutum ve davranışlarının tümü... Eğer “Masonluk” terimi bunu betimlemek üzere kullanılıyorsa, konumuz hayli karmaşık bir hale girer. Çünkü şu tür soruların yanıtlarını da bulmamız gerekecektir:
a) Töre nedir, neleri içerir; ne değildir, neleri kapsamaz?
b) Ne gibi tutum ve davranışlar bu töreye uygundur; ne gibileri bu töre ile çelişkili ya da bu töreye aykırıdır?
c) Töre kesin ve değişmez midir; yerel koşullardan ve zamandan etkilenmez mi? Yoksa yere ve zamana göre değişkenlik gösterir mi?
d) Töre nasıl korunur? Bireylerin kendi istem, bilinç ve buyrultularıyla töreye uyum göstermeleri nasıl sağlanır?
Konumuzu bu kavram çerçevesinde ele alacak olursak, Masonluğu anlamak, elde bir anlatım varsa onun iyi olup olmamasına değil, bir yandan anlayacak, anlaması öngörülen bireyin (bizim, her birimizin) kavrama yeteneğine, diğer yandan da ortamın bunun için yeterince etkili ve elverişli olup olmadığına bağlıdır.
Bu bağlamda Masonluk üzerine birtakım yazılı kaynaklardan yararlanarak bilgi edinebiliriz. Forum’da çok bilgi var. Fakat şunu sakın unutmayalım: Bilgiyi edinmek “öğrenmek” demek değildir. Zaten bu bağlamda “öğrenmek” deyişi de anlamsızdır. Masonluk, bu bağlamdaki eş deyişle “masonca tutum ve davranışlar” anlatılabilirse de, başarılı sonuç “Masonluğu öğrenmek” değil, ancak ve ancak “Masonluğu anlamak” olacaktır.
Bu kavramlardan hangisinin daha uygun ve en önemlisi olduğu, gerek örgütsel gerekse bireysel yaklaşıma göre değişir. Örgütler genellikle amaç ve ilkeleri, buna bağlı olarak çalışma tarzı ve yöntemini öncelikli tutar. Kimileri tarihsel geçmişi ve örgütsel oluşumu da aynı oranda önemser. Çoktan tarihe mal olmuş Operatif Masonluğu buna katanlar da vardır. Masonların ise, bireysel boyutta, örgütsel yaklaşıma gerektiğince önem verseler bile, öncelikle “töre” üzerinde durmaya eğilimli olduğu görülür.
Biz de öyle yapacağız. Her ne kadar Forum’da bununla bağlantı apayrı bir bölüm var ise de, burada, sırf Masonluğu anlamak adına töre üzerinde duracağız; izleyecek bölümde.
Şimdi bu aşamaya kadar konumuz katkılara, sorulara, paylaşımlara açık. (Görüyorsunuz ki 17. maddeyi zedeleyebilecek hatta onu gündeme getirebilecek hiçbir şey yok.) Ancak bunu yaparken lütfen baştaki ricalara uymaya özen gösterelim.