MİSAK-I MİLLİ NEDİR?
“Efendiler! Bütün dünyanın bilmesi gerektir ki, Türkiye halkı, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun hükümeti uşak gibi davranılmayı kaldırmaz. Her uygar ulus ve hükümet gibi varlığının, özgürlük ve bağımsızlığının tanınması istendiğinde kesinlikle ısrarlıdır. Bütün davası da bundan ibarettir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Misakı Milli ya da Ulusal Ant; 12 Ocak 1920 tarihinde İstanbul’da toplanan Son Osmanlı Mebuslar Meclisi’nin 28 Ocak 1920 tarihinde kabul ettiği, tamamen Erzurum ve Sivas Kongresi kararlarına dayanan ve ulus devletin statüsünün ve sınırlarının çizildiği kararlar bütünüdür.
Mustafa Kemal, toplanacak Meclis-i Mebusan’da bir Müdafaa-i Hukuk grubunun kurulmasını istemişti. Ancak bu kuruluşun yerine Rauf Bey’in başkanlığında Felah-ı Vatan grubu kuruldu. Sonuçta da 121 milletvekilinin imzası ile ‘ahd-ı milli’ ya da daha bilinen adı ile Misak-ı Milli kabul edildi.
Mustafa Kemal, Ulusal Ant’ın programını şöyle açıkladı: Misak-ı Milli barış yapmak için en yeterli ve en küçük ölçüdeki koşullarımızı içine alan programdır. Barışa ulaşmak için derleyeceğimiz temel ilkeleri kapsar. Ama yurdu ve ulusu kurtarmak için barış yapmak yeterli değildir… Barıştan sonraki çalışmada başarılı olabilmek ulusun bağımsızlığını korumaya bağlıdır. Misak-ı Milli’nin hedefi onu sağlamaktır.
Misak-Milli kararları, Türk devrim tarihinde ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü bu program Türk Ulusu’nun tam bağımsızlık ve asgari barış koşullarını içeren bir program olarak yer almıştır. Bu kararların Meclis tarafından onanması iledir ki Mustafa Kemal’in ulusal savaşımındaki haklılığı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Misak-ı Milli kararlarının yayımlanması özellikle İngilizleri rahatsız ettiği için onlar da İstanbul’u işgal etmişlerdir. İstanbul’un işgal edilmesi Misak-ı Milli kararları ile ulus devletin sınırları çizilmektedir. Ancak o sınırların niteliğine ilişkin Mustafa Kemal’in Misak-ı Milli’yi değerlendirmesi şöyledir: “Ulusal Ant şu hat (sınır çizgisi) bu hat diye hiçbir zamanda sınırlar çizilmemiştir. O sınırı çizen şey o ulusun çıkarı ve yüksek kurulumuzun isabetli görüşüdür. Yoksa haritası olan bir sınır yoktur.”
Misak-ı Milli kararları şöyledir;
- Osmanlı Devleti’nin yalnızca Arap çoğunluğu bulunan ve 30 Ekim 1918 tarihli mütarekenin (Mondros Mütarekesi) imzası sırasında düşman işgali altında kalan bölgelerin geleceği halkın özgür oyuyla saptanmalıdır. Mütareke sınırları içinde Osmanlı-İslam çoğunluğunun oturduğu bölgelerin geleceği halkın özgür oyu ile saptanmalıdır. Mütareke sınırları içinde Osmanlı-İslam çoğunluğunun oturduğu bölgelerin tamamı ayrılmaz bir bütündür.
- Halkı özgür kalır kalmaz anavatana kendi oyları ile katılan üç sancakta (Kars, Ardahan, Batum) gerekirse tekrar halk oyuna başvurulmasını kabul ederiz.
- Türkiye ile yapılacak barışa bırakılan Batı Trakya’nın hukuki durumu özgürce yapılacak halkoyu ile belirlenmelidir.
- İstanbul ve Marmara Denizi’nin güvenliği korunmalıdır. Bu şartla boğazların dünya ticaretine ve ulaşımına açılması hakkında bizimle diğer bütün ilgili devletlerin oybirliği ile verecekleri karar geçerlidir.
- Azınlıkların hakları, civar ülkelerdeki Müslüman halkın da aynı haklardan yararlanmaları şartı ile garanti edilecektir.
- Milli ve ekonomik gelişmemizi sağlamak ve işleri daha çağdaş bir yönetimle yürütebilmek için her devlet gibi bizim de tam bir bağımsızlık ve serbestliğe ihtiyacımız vardır. Bu nedenle siyasi, adli ve mali gelişmemizi önleyecek sınırlamalara karşıyız. Borçlarımızın ödenme şekli de bu esasa aykırı olamaz.
Mustafa Kemal, gazeteci dostu Ruşen Eşref Ünaydın’a Misak-ı Milli kararları yayımlandıktan sonra şöyle diyecektir: “Şimdi birinci aşama sona ermiş bulunuyor”
Gerçekten birinci aşama Samsun’a çıkış ile başlayan ve Türk Devrimi’ninde ihtilalin ilk adımı olarak nitelendirilen 19 Mayıs 1919 ile 23 Nisan 1920 tarihleri arasını kapsayan “KURULUŞ” dönemi oluşturmaktadır. Misak-ı Milli kararları ile de kurulacak olan ulus devletin (ki bir devletin koşulu) ulusal sınırlarının çizilmesi tamamlanıyordu. Bu büyük ve geri dönülmez bir adımdı. İkinci aşama ise “KURTULUŞ” mücadelesi olacak ve yapılacak Kurtuluş Savaşı ile ülke düşmanlardan temizlenecekti. Görüyoruz ki önce kuruluş mücadelesi verilerek ulus devlet yapılandırılacaktı. Ve öyle oldu. Tam bağımsızlık temeli üzerine kurulmuş bir ulus devlet. Başarının sırrı ise Mustafa Kemal’in şu sözlerinde yer almaktadır: “Doğruluk, direnmek ve özünden geçmek yengiye ulaştırır. Çünkü bağımsızlık onu isteyene ve ona inanana bağışlanmıştır.”
Cumhuriyet Gazetesi. 29 0cak Perşembe. Dr. Handan Diker.