LANDMARKLARIN TÜRLERİ VE GENEL UYUŞMAZLIKLAR
Masonlukta, iki tür Landmarktan söz edilebilir:
1. Örgütsel Düzen Landmarkları: Bunlar, bir mason obediyansının ve bu obediyansa bağlı locaların kuruluş, yönetim ve çalışma şekillerine ilişkin temel kurallardır.
2. Ritüelik Landmarklar: Bunlar, masonların ve mason kuruluşlarının benimseyerek uygulamaları gerekli görülen töresel ve genellikle dinsel denilebilecek bir nitelik taşıyan ilkelerdir.
Mason kuruluşları ve masonik yazarlar, listeledikleri Landmarkları, örgütsel ve töresel olmak üzere ikiye ayırmamıştır. Bunun nedeni, Landmarklardan birinin yadsınmasıyla tümünün yadsınmasının aynı şey olarak kabul edilişidir. Oysa kapsamları bakımından Landmarkların bazılarının mason kuruluşları ve örgütlerince, bazılarının ise doğrudan ve bireysel olarak masonlarca izlenmesi ve gözetilmesi gerekmektedir.
Landmarklar üzerindeki genel ve en önemli uyuşmazlık, bunların kökenine ilişkin farklı görüşlerden kaynaklanmaktadır.
Kimileri, Landmarklarm çok eski ve Operatif Masonluk döneminden kalma olduklarını ileri sürer.
Kimileri ise Operatif Masonluktan Spekülatif Masonluğa geçiş dönemi sırasında (kimine göre 1600-1717; kimine göre 1717-1723; kimine göre ise 17. yüzyıl ortalarından 18. yüzyıl ortalarına kadar süren bir zaman dilimi) sırasında oluşturulmuş bulunduklarını savunur.
Kimilerine göre Masonluğun Landmarkları, 1723 tarihli anayasasının kapsamında yer alır. Çünkü bunlar, daha önceki eski belgelerden derlenmiştir.
Kimileri de Masonluğun Landmarklarının anayasanın yükümlülüklerinde yer aldığı üzerinde durmakla birlikte, bunların Operatif Masonluk döneminin eski belgeleri ile doğrudan bağlantılı olmadığını savunur.
En doğrusu, Landmark olarak ileri sürülen kural ve ilkelerin, ne zaman ve nerede belirlendiklerinin kesin bir şekilde bilinmediğidir.
Bu yazı dizisine bir başlangıç yaptığım önceki bölümde, “Landmark” sözcüğünün Masonlukta ilk kez ne zaman kullanılmış olduğuna değinmiştim.
Bu bağlamda ilginç bir nokta var: Şayet denildiği gibi Landmarklar (en azından Eski Landmarklar) Operatif masonluk olarak anılan eski inşaatçı mason locaları zamanından kalma ise, o locaların birtakım kurallarını ve ilkelerini incelemek gerekir. Bu biraz zor bir iştir ama olanaksız değildir. Belki bir başka başlık altında bunu da yapmaya çalışırız. Ancak bu aşamada şunu özenle vurgulamakta yarar var: Eski inşaatçı masonlardan kalma belgelerin hiçbirinde böyle bir kavram geçmez. Ne var ki bu kavramın daha sonradan kullanımına başlanmış olması, o eski locaların bizim bugün “Landmark” diyebileceğimiz birtakım kural ve yöntemleri olmasını da engellemez.
Bu arada elbette bir başka noktaya daha, -önceden bir başka başlık altında söylemiş olsam bile- değinmek gerekir. Eski inşaatçı masonların (operatif masonların) geleneksel olarak uygulamış oldukları bilinen kural ve yöntemleri ile Londra Büyük locası ile başlamış spekülatif masonluğun kural ve yöntemleri arasında bir dolu fark hatta çelişki vardır. Dolayısıyla Londra Büyük Locası’nın ikinci ve dördüncü büyük üstadı olan George Payne’in çıkarmış olduğu genel tüzüklerde eski landmarklara kesinlikle uyulacağına ilişkin söz boş bir lâftan hatta o tarihteki bir kandırmacadan başka bir şey değildir.