Bir kişi Masonluğa girdikten sonra ayrılması iki şekilde gerçekleşebilir. Bunlardan biri, kişinin kendi dileğiyle ve bilgi vererek ayrılması, diğeri ise kişi ilgisini yitirip loca toplantılarına gelmediği ve/veya ödenti yükümlülüğünü yerine getirmediği için, üyesi olduğu locanın kararıyla ilişiğinin kesilmesidir.
Bu arada bir de elbette bir disiplin kararı sonucu Masonluktan çıkarılmak söz konusu olabilir ama onu “Masonluktan Ayrılmak” başlığı altında değinmemiz doğru olmaz..
Masonluğa gerektiğince ısınamamış ya da sonradan ilgisini yitirmiş olan bir masonun, uygar bir insana yakışır bir şekilde kendi dileğiyle ayrılması (istifa etmesi), en uygun (masonca) davranış tarzıdır. Buna karşın hiçbir locada bir kardeşin Masonluktan ayrılması hoşnutlukla karşılanmaz. Masonlar için yeni bir “kardeş” edinmek oldukça zordur; edinilmiş bir kardeşi yitirmeye de zor katlanılır. Bu yüzden, ayrılmaya yönelen hatta ayrılma dilekçesini yazıp iletmiş olan bir kardeşin bile kazanılmasına çalışılır.
Eğer bir mason daha önce hiçbir sezdirmede bulunmadan paldır küldür ayrılma dilekçesi vermişse; üstad-ı muhterem önce onunla yüz yüze görüşmek isteyebilir. Bu amaçla locasından bir diğer üyeyi de görevlendirebilir. Bu girişim, o kardeşin ayrılma dileğini geri alabileceğine ilişkin umut beslenmesinden kaynaklanır. Böyle bir durumda üstad-ı muhterem, bu görüşmenin kesin sonucu alınıncaya kadar ayrılma dileğini locanın bilgisine sunmayı erteler.
Bu noktada aklınıza bir soru gelmiş olabileceğini düşünüyorum: «Ayrılma dilekçesi locaya mı verilir? Büyük locaya değil mi? Sonunda ilgili mason üyesi olduğu örgütten ayrılacağına göre buna ilişkin dilekçesini büyük locaya vermesi gerekmez mi?»
Haklıca bir soru… Şayet konuya yurdumuzda olduğu gibi “dernek üyeliği” açısından bakacak olursak öyledir. Fakat büyük loca, masonik bakımdan üyeler ile üyelik statüsü bakımından tek tek, ayrı ayrı iletişimde değildir; iletişimini localarla kurar. Dolayısıyla böyle bir dilekçe büyük locayla hatta doğrudan derneğe verilmiş olsa bile, bunun üzerinde herhangi bir işlem yapılmadan önce ilgili locaya iletilir ve locanın vereceği yanıt beklenir. Locadan olumlu bir sonuç çıkacak olursa yani ilgili mason ayrılmaktan cayarsa, işlem durdurulur. Ancak locadan teyit gelecek olursa, dilekçe işleme konur. Nitekim locaya verilen bir dilekçe üzerine ayrılmanın kesinleşmesi durumunda da, o masonun dilekçesi gerekli işlemin yapılması için büyük locaya (dolayısıyla dernek yönetimine) gönderilir.
Masonluktan ayrılma dileğinin yürürlüğe girebilmesi için, loca tarafından onaylanmış olması zorunlu değildir. Çünkü bir kurumdan ayrılma (istifa etme) tek yanlı ve karşı durulamaz bir olgudur; onaya ya da kabul edilip edilmemeye bağlı değildir. Locanın bir masonun ayrılma dileğini onaylamayışı ya da kabul etmeyişinin tek gerekçesi, ödenti borcunun bulunması olabilir. Bu ise, ayrılmakta direten bir masonun durumunda hiçbir değişiklik sağlamaz. Ancak ayrılabilmesi için ödenti borcunu kapatmış olması da gereklidir. Bu nedenle de Masonluğun kendi geleneksel kuralları uyarınca ödenti borcu bulunarak ayrılmak isteminde bulunan bir mason ile ilgili olarak “düzensizlik” (gayri muntazamlık) işlemi yapılır. [Bunu daha sonra inceleyeceğim.]
İstife tek yönlü bir işlemdir ama bazı büyük locaların tüzükleri uyarınca böyle bir dileğin locada gündeme alınması, üzerinde görüşme yapılması ve karara varılması gerekebilir. Aslında pek değişen bir şey yoktur. İlgili mason ayrılmakta kesin kararlı ise buna karşı çıkılamaz. Locanın çalışma programı yüklü ise, bu dileğin gündeme alınıp görüşülmesi biraz gecikmeye bile uğrayabilir. Bunun da pek bir önemi yoktur. Çünkü ayrılmanın geçerliliği, konunun görüşüldüğü tarihten değil, dilekçenin iletilmiş olduğu tarihten başlar. Bu da şu anlama gelir: Loca, ayrılma dileğinde bulunan bir masonun bu dileğini işleme koymakta gecikirse, bundan ötürü herhangi bir ödenti yükümlülüğü doğmaz; bu, locanın kendi sorumluluğudur. Bu da dolaylı olarak şu demektir: Locanın büyük locaya durumu (sonucu) bildirmesinin gecikmesi durumunda, büyük loca açısından bir ek ödenti yükümlülüğü doğuyorsa, bunu gecikmenin sorumlusu olduğu için loca üstlenir.
Hiçbir mason Masonlukta kalmak için zorlanamaz. Buna karşın Masonluktan ayrılma dileği locanın gündemine alınıp üzerinde görüşme açılacak olursa, locanın diğer üyeleri buna karşı bir direnme gösterebilir, o kardeşin ille de yitirilmemesi için olağanın dışı ölçüde çaba gösterilmesi dileğinde bulunabilirler.
Bence böyle bir dilekte bulunmaları abestir; niçin kendileri bu bağlamda gerekli gördükleri girişimlerde bulunmazlar ki! Onları tutan mı var?... Hayır, onları tutan yoktur ama her nedense masonlar bu gibi girişimleri hep başta üstad-ı muhterem olmak üzere loca yönetiminden beklemeye alışmış, kendi başlarına böyle girişimlerde bulunmamayı öngörmüşlerdir. Bu da Masonlukta bireysel buyrultu ve girişime çok önem verilmekte oluşuna karşın, konu masonların kendileri olunca bunun kurumsal ya da kağıt üzerinde kaldığını gösterir. (Bu eleştiriye karşılık elbette istisnalar da olabilir.)
Bir locada kimi masonların ayrılma dileğinde ya da ödenti yükümlülüklerini yerine getirmediği için düzensiz sayılmalarının görüşülmesi hayli hoşnutsuz bir durumdur. Diğer loca üyelerini huzursuz hatta mutsuz eder. Loca çapında bir sorun bile yaratabilir. Bu nedenle, bazı büyük localarda böyle bir konu locanın gündemine bile getirilmez; kendiliğinden yürürlüğe konur. (Sanırım en iyisi de o çünkü akacak kan damarda durmaz denir. Bir kez Masonluğa karşı ilgisini yitirmeye başlamış bir kişiyi artık ne yapsanız orada tutamazsınız.)