Varoluş amacımı gerçekleştirmek için gerçeğe ulaşmak,
Her zaman hissettiğin ama ne olduğunu bilmediğini kavramak.
Gerçeğe uyanmak.
Aklın, hapishaneden kurtulması.
Sonsuz Sevgi.
Okyanus'un ortasında bir kütük ve boğulmak üzere olan biri varmış. "O" kütük o kişi için bu arzuladığınız-ulaşmaya çalıştığınız olguların tümü sayılabilir.Bir de Okyanus var tabiki bu anlatımda;
Suyu Dünya'nın her köşesine dokunan.Afrika'daki bir kuyudan,fransa'daki bir çeşmeden,Antartika'daki penguen'nin ayaklarına dokunan.
Su herşeye direk ulaşabiliyor; herşeyi direk birbirine bağlayabiliyor sanırım.
Aslında bu durumda 2 soru doğuyor:
Kişinin aradığı şey; yaşamın anlamını yitirmiş ve boğulmakta olan birinin aradığı kütük mü ? Yoksa; kütüğün yüzdüğü ,okyanus'u oluşturan,herşeye direk dokunabilen ve bağlayan
suyun bizzat kendi gücü mü ?
Bu betimlemeler
Hava,paraşütcü ve paraşüt;
Toprak,madenci ve maden;
Ateş,yanardağ ve yanardağ sakini olarakta anlatılıp çoğaltıla bilirdi.Bu somut elementler ayni anda herşeye dokuna biliyor ...Birde
sevgi demişsiniz, ona
zaman ve
ölüm'ü de ekleyin; Onlar da soyut olarak herşeye dokunabilir ve bağlayıcıdır.Tabiki onlarında boğulmak üzereyken sarılınmak istenen hayali kütükleri vardır..Konu yine ayni noktaya dönüyor; mevzu kendi kütüğünü yaratmak mı ? yoksa herşeye dokunabilmek mi?
Ben şahsen Çin'de bir panda'nın su içtiği dere ve kutuplarda yürüyen bir penguen'nin basdığı buzun/suyun çeşmemi açtığımda dökülen suyun avuçlarımda bir bağ ile birbirlerine dokunduğunu hissetmeyi ister ve yeğlerim...
Masonluk hakkında okuduklarım kadarı ile,masonluğu hayali bir kütük olarak gören cok kişi var...Belki gercekten de bir mason için okyanus da yüzen hayali bir kütüktür. Ama masonluk bir Okyanus gibi; soyut ve somut birleştirici tüm kavramların tamamı gibi gözüküyor...
En Derin Saygılarımla...