MUSTAFA KEMAL'in TÜRKLÜK, TÜRKÇE ve MİLLİYETÇİLİK konusundaki düşüncelerini o dönemde en iyi dile getirenlerden biri de Mahmut Esat Bozkurt idi.
Aşağıda onun değerlendirmelerini bulacaksınız. Bu anlayış bugün için de geçerlidir... ve o zamandan daha daha çok ihtiyaç duyduğumuz hususları ihtiva etmektedir.
- Biz TÜRKİYE denen, dünyanın en hür ülkesinde yaşıyoruz.
- TÜRK, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir!. Dost ve düşman, hatta dağlar, bu hakikati böyle bilsinler!
- TÜRK'ün en kötüsü, TÜRK olmayanın en iyisinden iyidir!.
- TÜRK DEVLETİ'nin işlerini TÜRKLER'den başkalarına vermeyelim! TÜRK DEVLETİ işlerinin başına ÖZ TÜRKLER'den başkası geçmemelidir. Yeni TÜRK CUMHURİYETİ'nin DEVLET işlerinin başında mutlaka TÜRKLER bulunacaktır! (19.9.1930 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yer alan konuşmasından)
Mahmut Esat Bozkurt, MUSTAFA KEMAL'in onayını almadan böyle bir konuşma yapamaz!.. Peki, MUSTAFA KEMAL ve o dönemin yöneticileri neden bu konuda bu kadar kesin bir tavır içindedirler?..
Çünkü son 400 yılda, bilhassa son 100 yılda TÜRK DEVLETİ kendi himayesinde yaşayan, hatta baştâcı ettiği azınlıkların ihanetine uğrayarak yıkılıp gitmiştir. Gerek OSMANLI döneminde, gerekse MİLLÎ MÜCADELE sırasında, hatta sonrasında hiç bir devlet kendi ülkesinde yaşayan azınlıkların, hatta dindaşlarının ihanetine TÜRK DEVLETİ kadar uğramamıştır!.. Yeni kurulan devletin aynı duruma düşmemesi için meseleye böyle bakması kaçınılmazdır.
Azınlıklar, ÖZ-BE-ÖZ TÜRK olmayanlar, kendini TÜRK saymayanlar hiç bir zaman TÜRK DEVLETİ'nin kademelerinde görev alıp TÜRKLER'e hükmedememelidir!.. Onlar eğer bu ülkede yaşamak istiyorlarsa, TÜRKLER'e tâbi olarak yaşayabilirler.
Ülkeyi eskiden olduğu gibi Rumlar'ın, Ermeniler'in, Yahudi ve dönmelerin, bölücü Kürtler'in idare ettiği ve Hıristiyan Emperyalist Batı ülkelerine peşkeş çektiği bir duruma sokmak, ve bunun adına "demokrasi, insan hakları" demek, İHANET'ten başka bir şey değildir!.
Bu görüş, bu anlayış ilk ağızda tokat yemiş gibi bazılarını sersemletebilir. Ama dünyanın her ülkesinde, bütün o "medenî, humanist" saydığımız Batı ülkelerinde böyledir.
Evet, A.B.D. yönetiminde M. Albright gibi yahudileri, C. Powels gibi zencileri görebilirsiniz, ama bunlar A.B.D.'ye ve Amerikalılara köle gibi hizmet etmekten başka bir şey yapmazlar. Asla A.B.D. aleyhine çalışmazlar ve ancak böyle davrandıkları sürece "adam" sayılırlar!
Yine Mahmut Esat Bozkurt'tan devam edelim:
- TEŞKİLÂT-I ESÂSİYE'ye göre, TÜRK vardır, TÜRKLÜK vardır!. (Başka bir şey yoktur!) Açık(ça) söylemeliyiz!.. Bu yolda açık ve tereddütsüz yürümeliyiz!.
- Bu yerlerde (TÜRKİYE'de) ÖZ TÜRK haklarına sahip olmak isteyenler, TÜRK OLMALIDIR!..
- TÜRKLÜĞÜ KABUL ETMEZ, onu küçük görür, ONA İHANET EDER, sonra da TÜRK'e tanınan haklardan, hatta ondan fazlasını ister, BU OLMAZ!.. Buna "yağma yok!" derler!..
- TÜRK HAKLARI'NDAN İSTİFADE EDEBİLMEK İÇİN TÜRKLÜĞÜ BENİMSEMEK, TÜRK HARSINI (kültürünü) KABUL ETMEK, TÜRKLÜĞÜ DUYMAK, TÜRK MENFAATLERİNİ KENDİ MENFAATİ YAPMAK, ONA HÜRMEK ETMEK, "TÜRK'ÜM" DEMEK, TÜRKLÜĞÜ HARSİYLE, HİSSİYLE KABUL ETMEK LÂZIMDIR!.. BUNLARI SAMİMİYETLE BENİMSEYENLERİ, YAPANLARI TÜRK SAYARIZ!... KİM OLURSA OLSUN!..
İşte açık!.. TÜRKİYE'de hâkim unsur ÖZ-BE-ÖZ TÜRKLER'dir!. Onların sahip olduğu haklara sahip olmak isteyen diğer unsurlar da içinde yaşadığı bu VATAN'ı, ekmeğini yediği bu DEVLET'i ve kendisine bu imkânı sağlayan TÜRK MİLLETİ'ni gönülden benimsediği takdirde TÜRK sayılır. "NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYEN"in mutluluğu işte budur!. Biz onu kendimizden ayırmayız!.. Ancak o kendini bizden ayırırsa, her türlü hakkını kaybeder!
"Ben TÜRK değilim, benim kimliğimi tanıyın" diyene yapılacak bir tek şey vardır: Onu TÜRK sayan NÜFUS KÂĞIDI'nı, yani KİMLİK belgesini elinden alıp, "Tamam, şimdi istediğin kimliğe bürün, git kendine başka bir yer bul," demek!.. "Bu devlet benim devletim değil... biz ayrıyız... biz ayrılmalıyız... bize de özel haklar verilsin" diyenlerin hepsi, kendilerine TÜRK KİMLİĞİ bahşeden NÜFUS KÂĞIDI'ndan arındırılmalıdırlar!..
Devam edelim ATATÜRK DÖNEMİ TÜRKLÜK ve MİLLİYETÇİLİK anlayışını Mahmut Esat Bozkurt'un dilinden ve kaleminden dökülen kelimelerle anlatmaya:
- MİLLİYETÇİLİK, en dürüst mânâsıyla CUMHURİYET'i ifade eder!..
- Niçin MİLLİYETÇİ oluyorsunuz? Sizin kanınızı taşıyan, menâfiinizi ifade eden bir câmianın muukadderatını yükseltmek ve onu mes'ud etmek için MİLLİYETÇİ oluyorsunuz. Bunun en zarurî neticesi, o câmiayı kendi iradesiyle idâme ettirmektir!
- TÜRK MİLLETİ'nin yüzde 80'inden fazlası köylü ve işçi olunca, köylü ve işçinin haklarını düşünmek, onları korumak "MİLLİYETÇİ'yim" diyen her TÜRK'ün ilk ödevidir!
Bugünlerde en çok kullanılan tâbirlerden biri de REKABET!.. Dünya ekonomik faaliyeti içerisinde yer alabilmek için REKABET gücünüzün olması gerektiği; sanayide, tarımda, turizmde, velhasıl her sahada varlığınızı koruyabilmek için diğer ülkelerin firmalarından daha güçlü ve iyi olmanız gerektiği söylenip duruyor. Yoksa yok olup gidersiniz, yabancı mallar sizinkileri piyasadan siler!..
Bu REKABET, MALLAR ve HİZMETLER konusunda olduğu gibi MİLLİYET konusunda da geçerlidir!.. Sizin TÜRK olarak varlığınız TÜRK DİLİ'nin, TÜRK KÜLTÜRÜ'nün, TÜRKLÜK BİLİNCİ'nin diğer milletlerin diliyle, kültürüyle REKABET edebilmesine; TÜRKİYE'de TÜRK DİLİ'nin, TÜRK KÜLTÜRÜ'nün, TÜRK MALI'nın ve TÜRKLÜK BİLİNCİ'nin üstün gelmesine bağlıdır. Yoksa rekabet gücü olmayan firma gibi silinir, gidersiniz!..
İşte Mahmut Esat Bozkurt'un dile getirdiği ATATÜRKÇÜ MİLLİYETÇİLİK anlayışı bu yüzden son derece önemlidir. Dünyadaki bütün gerçek devletler kendi insanının menfaatini herşeyden önce korur. Hatta ABD, İNGİLTERE, FRANSA gibi zalim emperyalistler, bu menfaatin bir kısmını dahi kaybetmemek için başka ülkelere saldırmaktan çekinmezler!
Devam edelim:
- Günün birinde Ernest Levin'in "Umumî Tarih"ini karıştırıyordum. Gözüme "Endülüs Faciaları" ilişti... İspanyollar Endülüslü müslümanları Hıristiyan için önce Arap usülü ziynetleri (takılar) menetmişler (yasaklamışlar)... Sonra Arap mimarîsinde ev yapanları tecziye etmişler (ceezalandırmışlar)... Sonra Arapça mektup yazmak yasak edilmiş... ve en başta bilhassa Arap isimleri memnu sayılmış... Müslümanlar çocuklarına İslam ismi verememişler ve gitgide tanassur etmişler (hıristiyanlaşmışlar)... Bugün İSPANYA'da MİLLİYETİNİ BİLEN TEK BİR MÜSLÜMAN YOKTUR!.
TÜRKLER'den ve MÜSLÜMANLAR'dan aldıkları topraklardaki insanları bu şekilde zorla hıristiyanlaştıran BATILILAR, bizden azınlıklara daha çok hak istiyor. TÜRKİYE'de kilise, havra yapılması için içimizdeki hainlere para yağdırıyor, hükümetteki milliyetsizlere baskı yaparak ANTAKYA'da, ŞANLIURFA'da üçlü sözümona hoşgörü mabedleri inşa ettiriyor!..
Yukarıda dile getirilmiş olan uygulamanın 500 yıl geride kaldığını sanarak, ATATÜRKÇÜ MİLLİYETÇİLİK anlayışı "gerici" bulanlara bir sürprizimiz var.
aşağıdaki cümleler Huntington'un son kitabından alınmıştır:
- ABD'deki çok kültürlülük ve çift dillilik ABD'nin ulusal kimliğine zarar verecek hale geldi. (Artık Amerika'da İngilizce değil, hızla çoğalan göçmenler nedeniyle İspanyolca hâkim olmaya başladı.) Özellikle Latin Amerika kökenlilere ASİMİLASYON uygulanması gerekiyor!..
- Eğer benzer kültürlere (değerler, gelenekler, dinler) sahip halklar ve ülkeler bir araya geliyorsa; o zaman değişik kültürlerden oluşan ülkeler de parçalanma tehlikesiyle karşıkarşıyadır!..
- ABD ANGLO-PROTESTAN kültür ve inancının bir parçasıdır ve Amerikalılar yeniden sahip çıkmak zorundadırlar!.. (27.5.2005 tarihli Akşam gazetesi, Güler Kömürcü'nün makalesinden)
Sahip çıkmak için ne yapacak?.. Ucuz işçi ve * kaynağı olarak gördüğü Latin Amerikalıları "asimile" edecek!.. Yani onları hâlâ köle olarak kullanacak ama, kendi kültürünü de onlara aşılayacak!..
Başkalarının 10-50-100 yıldır kendi ülkelerinde yaşayanları 2. sınıf vatandaş saymasına, köle ve cariye olarak kullanmasına, asimile etmesine ses çıkartmayanların, TÜRK DEVLETİ'nin 500-1000 yıldır bağrında beslediği kişilerin ihanetine uğradıktan sonra aldığı tedbirleri "gerici, ayırımcı" saymaları, gerçekten ibret vericidir!.
Bu yazdıklarımızı sadece Mahmut Esat Bozkurt'un düşünceleri olarak görenlere, ATATÜRK'ün daha farklı düşündüğünü zannedenlere önce TÜRKÇÜLÜK İLKESİ kısmındaki ifadelerini bir kere daha okumalarını tavsiye edelim, sonra ondan bir cümle ile cevap verelim. ATATÜRK diyor ki:
- Muhterem MİLLETİME TAVSİYE EDERİM Kİ, sinesinde yetiştirerek BAŞININ ÜSTÜNE KADAR ÇIKARACAĞI ADAMLARIN KANLARINDA VE VİCDANLARINDAKİ ASİL CEVHERİ TAHLİL ETMEK DİKKATİNDEN BİR AN FERAGAT ETMESİN!