Masonluğun ne olduğunu tanımlarken, tarihçesinden de söz etmek gerektiğini belirtmiştim.
Günümüzdeki Masonluğun altı bin yıl kadar önce doğmuş olduğu söylenir. Çünkü amaçları ve ülküsü, uygarlığın insanlarca bilinen en eski tarihinden bu yana vardır. Bu bağlamda belki daha da eskidir ama uygarlık tarihinin anlatımı henaz daha eskileri uzanamadı.
Ancak bu söz konusu amaç ve ülkü, çağlar boyunca tek bir kuruluşun bünyesinde değil, çok değişik adlar altında ve gerek nitelikleri gerekse tarzları bakımından da birbirlerinden hayli farklı çeşitli kurum ve örgütlerde yaşatılmıştır. Hepsinin tek bir ortak yanı olduğu söylenebilir: Ezoterizm.
Günümüzün masonlarının belirttiğine göre; Orta Çağ ve sonrasında Masonluk, Avrupa’daki bina inşaatçılığı mesleği ve zanaatının adıdır. Doğru. Ancak onu Masonluğun tarihçesinin kapsamına yerleştirmenin ne denli doğru olduğu kuşkulu. Bu dönemde, günümüzdeki anlamıyla Masonluk ise ancak birtakım başka bilimsel ve felsefesel kurumların ya da gizemci (mistik) nitelikli ekol ve tarikatların içeriğinde görülebilir.
Bugünün Masonluğu, eski çağlardaki o gizemci ekol ve tarikatların genellikle edilgin (pasif) olan ilkelerini ayıklayıp, öğretilerini de dogmalardan arındırmış, bunları geleneksel inşaatçılığın etkin (aktif) ilkeleri ve çalışma sistemi ile yoğurarak insancı (hümanist) bir dünya görüşü içinde birleştirmiştir.
Günümüzün Masonluğun, ilk örgütlenmesi 18. yüzyıl başlarındadır; daha önce değil. Masonlara göre; bu örgütlenme, o sıralarda zayıflamaya yüz tutmuş olan geleneksel inşaatçılık mesleğinin üzerine oturtulmuştur. Bana göre hayır; öyle gösterilmiştir. Ancak bu da pek önemli değil. O tarihlerde ilk mason localarının kuranların birtakım başka politik emeller peşinde koşmuş olmaları da önemli değil. Önemli olan, 18. yüzyıl ortalarında Avrupa’da başlayan “aydınlanma” eylemidir. Masonluğa asıl yön vermiş olan da odur. Bundan sonra amaç ve ilkeleri bakımından gelişip çağdaşlaşarak ilerleyen Masonluk, neredeyse tüm dünyaya yayılmıştır.
Bu arada Masonluk, kendi içinde bölünmelere uğramıştır. Bunun da iki temel nedeni vardır. Biri örgütsel, diğeri ilkesel niteliklidir. (Bir de politik yön vardır işin içinde ama o zaten 18. yüzyıl ortalarına gelinceye dek sönmüştür.) Aslında dünyadaki tüm masonlar bu kurumun evrensel amaç ve ülküsünde birleşir ama konu bu amaç ve ülkünün nasıl gerçekleştirileceğine gelince, gerek en doğru ve en uygun bulunan ilkeler gerekse uygulanacak yöntemler bakımından uyuşmazlıklar çıkmıştır. İşte bu uyuşmazlıklar, günümüze dek çözümlenememiştir.
Bu nedenle de “Masonluk nedir/” diye ortaya konulan bir soruya öyle birkaç tümce ile kısaca yanıt vermek olanak dışıdır. Hani o her gözü görmeyenin file dokunup onu bir başka biçimde betimleyişi gibi, Masonluk da her mason kuruluşuna göre farklı bir biçimde tanımlanabilmektedir.
Bu tanımın ayrıntısına girebilmek için, Masonluğu bir de amaç ve ilkeleri açısından bakmamız gerekiyor. Şimdi bu yazdıklarım üzerinde biraz tartışalım; sorular varsa onları yanıtlamaya çalışalım; izleyecek bölümde de Masonluğu amaç ve ilkeleri bakımından tanımlamaya çalışalım.