İnsanı doğuştan "kötü" olarak tanımlamak biraz haksızlık olur. Evet her türlü dinin kitabı, insanla büyük sorun yaşamıştır. Terbiye amacıyla insanın kötü işleri ve sonucunda ilahi takdirle gördükleri cezalara yer verilmiştir. Korksun ve itaat etsin diye. Burada amaç uyarı olduğu için, insanın kötülüğünü vurgulamak da gereklidir. Fakat diğer başlıkta da söylemiştim, kötülüğü dini kavramlardan yola çıkarak tanımlamaya kalkarsak, çok farklı yerlere varırız.
Sayın Agnusdei, insanın tanımını istemiş. Konuyla çok bağlantılı bir şey istediği. Fakat bu tanım, dini kitaplardan değil, dinden bağımsız biriken bilgiye bakılarak yapılabilir. Tabii ki kendi gözlem ve tecrübelerimizin de onaylamasıyla.
İnsanın tanımlayalım, gerçi bu Sayın Adam'dan istenmiş ama ben de kendimce bir tanım yapayım.
Çok basit bir tanım : "İnsan, ihtiyaçları olan bir varlıktır. İnsan, ihtiyaçlarını karşıladıkça kendini iyi hisseder. İnsan, ihtiyaçlarını karşılayamadıkça da kendini kötü hisseder"
Ben kötülüğün asli nedenini de bunlara bağlıyorum.
İyi bir insanın gerisinde, sağlıklı bir ruh hali vardır. Bu sağlıklı ruh haline kavuşmasında ihtiyaçlarını karşılaması da etkendir. İhtiyaçlarını karşılayabilen, yani başarabilen insanın "kötü" olmak için bir nedeni kalmaz.
Kötülük, insanın ihtiyaçlarını karşılayamayıp, kendine güvensizlik hissettiği anda başlar. Bu ihtiyaçlar maddi ve temel ihtiyaçlardan başlar, daha hassas, daha ince manevi ihtiyaçlara kadar sürer gider. Ve bence insanın maddi ihtiyaçlarını karşılayamadığı için yapmak zorunda kaldığı kötülük (ör. hırsızlık), manevi ihtiyaçlarını karşılayamadığı için yapma ihtiyacına girdiği kötülüklerden (başka insanlara zarar verme, başka insanların başarısını engelleme, başkalarını küçük düşürme, hakkında yalan söyleme, gerçekleri tersyüz etme vb.) daha hafiftir. Çünkü bu sonuncusu, hali vakti yerinde insanlar arasında da görülür.
İnsan bence aşağı yukarı böyle bir şeydir. Sağlıklı bir çocukluk geçirmiş, özgüveni sağlam, becerikli ve başarılı bir insanın kötü olmak için bir nedeni yoktur. Olsa olsa, kendisinden daha iyi bir başka insana yönelik, kıskançlık türü bir duygu o insanı kötülüğe sevkedebilir. Fakat, tanım gereği, zaten başarılı bir insan, kendisinden daha başarılı insanlardan kıskançlık duymaz. Bu olsa olsa bir imrenme, ilham alma, örnek alma, gıpta konusu olabilir. Eğer bu duygular oluşmuyor da, kendine güvensizliğin alameti olan öfke, haset vb. duygular oluşuyorsa, o insan artık "kötü" oluyor demektir.
Bir de tam tersini düşünelim, belki burada Sayın Agnusdei'ye hak verebilirim, çünkü bu örneğin tam tersi, kötü bir çocukluk geçirmiş, hayat motivasyonu düşük, adam yerine konmamış, bir şeylere gücenmiş, başarısız bir insan tipi, kötülük yoluna çok açıktır. Eğer bu insan, çalışır ve başarırsa, kötülükten o da başarılı insanlar gibi uzaklaşacaktır. Fakat birçok denemeye rağmen, hala umduğu sonucu alamamışsa, bir umutsuzluk hali peyda olacak, ve kişi, kısa çözümlere yönelecektir. Bu çözümlerden biri, çoğunlukla atalet, yani tembellik halidir. Tembellik, her ne kadar görünür bir kötülüğe neden olmuyorsa da, kişinin başarısız olacağına tam inanmış halinin bir göstergesidir. Tembel insan, evvela tembel olduğunu duymak istemeyecektir. Tembel insan, kendisine bu geri bildirim geldiği anda öfkelenecektir. Tembel insan, iyi yaşayamayacaktır. Fakat başta insan tanımında da dediğim gibi, iyi yaşamak, ihtiyaçlarını karşılamakla mümkündür. Tembellik kişiyi daima kötülüğe düşme tehlikesi altında bırakır. Fakat toplumun büyük çoğunluğu bu halde olduğu için, kolektif bir birliktelik duygusu bunu önler. Gerçekten de insanın yalnız olmadığını hissetmesi, ve kendi klasmanındaki bireylerle vakit geçirmesi, ona "tembel olduğu" geri bildirimini vermeyecektir. Fakat bu yine de insanları mükemmel yapmaz. Çoğunluk, içinde bulunduğu durumu yine hisseder. Ve eğer birileri "yükseliyor"sa, onu durdurmayı işte bu zamanlarda ister. Çünkü onun yükselmesi, onun başarılı olduğunun bir göstergesidir.
İnsan, durduk yere televizyonda gördüğü bir iş adamını, kendisinden daha başarılı oldu diye kıskanmaz. Fakat yıllardır birlikte yaşadığı arkadaşlarından biri, örneğin ticarette risk alıp, bir şeyler kazanıyorsa, hayat stilini değiştiriyorsa, daha iyi yaşamaya başlıyorsa, daha başarılı oluyorsa. İşte o zaman, kendi klasmanı içinde bir haset duygusu ortaya çıkabilir. Bu, insan hayatının henüz gireceği yolu şekillenmediği, genç yetişkinlik dönemindeki insanlar arasında çok görülür. Aynı tür dinamikler, ileri yaşlarda da az da olsa görülebilir.
Kötülük sorunu, kendine güven sorunundan başka bir şey değildir. Bu sorun da, insanın üretken gücüyle doğrudan alakalıdır.
Saygılar