Şimdi burada sayın ADAM'a sorulacak bir kaç soru çıktı;
Bilgi nedir?
Bilgi tek midir?
Her şeye bilgi denilebilir mi?
Bir çoğunuz benden daha iyi biliyor ki, ipe sapa gelmez şeylerinde bilgi yerine konmasını çok defa görmüşsünüzdür. Belki kötü bir örnek olacak ama, Hayatınız boyunca sadece said-i kürdinin kitaplarını okusanız hayat hakkında ne öğrenebilirsiniz? Adamın birisinin Ay'ı parmaklarının arasına aldığını öğrenirseniz ne kazanırsınız? Ve aldığınız bilgilerin ne kadarı doğru ve kullanılabilir olduğunu nereden bilebilirsiniz? Üstelik size düşünmeyi, kıyaslamayı ve uygulanabilir olduğunu öğretmemişler ise, aldığınız bilgi ne işe yarar? Ezberleyerek, üniversitede ki bir bölümün bütün kitaplarını okusanız ve yüksek notlar alsanız ne kadar bilgili sayılırsınız?
Bu sebeplerden dolayı "Bağnaz kişi, hiç de bilgisiz olmayabilir. hatta çok bilgili de olabilir." demek bana biraz zor geliyor. Evet çok şeyi ezberlemiştir. Tek bir konunun dışına hiç çıkmadan bir şeyleri teyp kasedi gibi geri sarıp sayan olabilir. Ama benim gözümde böyle birisine bilgi sahibi demek çok zor geliyor. Ne dersiniz sayın ADAM? yoksa filin tek bacağını tutanı da bilgili mi saymamız gerekiyor yoksa?
Yada sizin dediklerinizden yola çıkarsak, başkaca bir şeyler öğrenmeyen bir insanı, tek bir şeyi ezberlediği için bilgili saymak size, veya burada ki bir çok kişiye haksızlık olmaz mı?
Hayır ben ona bilgili diyemiyorum.
Bağnazla tutucunun arasında bir farkın olmadığını söylemiştim ama, elbette çok basite indirgeyerek söylemem ne ikna edici ne tatmin edici(aramızda cumhurbaşkanı olabilir) nede bilgi verici bir yönü olmadığını düşünerek biraz açıklama yapmak istiyorum.
Cahil insanın ümmetçi, köle, kul olduğunu biliyoruz. Bilgi sahibi özgür bir insana bunları zor yaptırırsınız. Ama bir çelişki çıkıyor buradan, biz cahil insanın saldırganlığa daha yatkın olduğunu da söylüyoruz. Hem köle, hem saldırgan. Çok mantıklı değil dimi? Burada atlanılan şey zaman ve şartların değişimidir. Zamanla ve/veya sahiplerinin verdiği güçle bazı şeyler elde eden bağnaz vahşileşir ve sahiplerinden veya siyasi, maddi güç kazandığından dolayı inanılmaz hoşgörüsüz ve saldırgan olur.
Yıllar önce dinler hakkında bir yazı okumuştum, aklımda çok az bir kısmı kaldı.
Dinler güç kazandıkça saldırganlaşır, vahşileşir diyordu. Biraz düşündüm ve çok haklı geldi. Dinlerin tarihini hepimiz biliriz. İsa hoşgörü ile geldi, kiliseler engizisyon mahkemelerini kurdu. Muhammed ilk müritlerini kölelerden seçti, şimdi müslüman ülkeler şeriatle yönetiliyor. Musa Firavunun baskısı altında inleyen İsraillilere seslendi, Filistinleri acımasızca yok ediyorlar. Evet yazı çok haklıydı.
Bağnaz insan ile tutucu insanın arasında ki farkta buydu, tutucu insanları aklınıza getirin lütfen, konumları ne, işleri gelirleri ne, kaybedecekleri ne? Şimdi de saldırgan bağnazları düşünelim, az gelirli veya devlet başkanı(ucube tespit makinesi de denebilir).bağnaz gazete okuyup kapatandır, bağnaz internete girebilen ve yasaklayandır,(internete girebilen bilgi sahibidir demeyin lütfen, ayakkabı bağlamayı da bilgi içerisine sokmak zorunda kalabiliriz), kitap okuyup yasaklayan, yazarını hapislerde çürütendir. Bağnaz Menemen de Kubilay'ı şehit eden dir. Bağnaz Deniz Gezmişi imralı'da asandır.
Bir bakın bunları yapanların hepsine önceden tutucu deniyordu.
Yani tutucu ile bağnazın arasında istisna olsa bile bir farkı kabul edebilirim.(veya sehven:))
Saygılarımla...