Ünlü İtalyan cezacısı Alfieri, "Suçu toplum hazırlar, birey işler" demektedir. Buradaki "toplum" sözü "toplumsal düzen" anlamında kullanılmıştır. Ülkemizde işlenen adam öldürme ve yaralama suçlarının ezici bir çoğunluğunun, toprak mülkiyeti ve diğer mülkiyet biçimlerindenkaynaklandığı bilinmektedir.
Suç ve ceza politikasının amacı, bu toplumsal dengesizlikleri, haksızlıkları, eşitsizlikleri ve çelişkileri ortadan kaldırma yollarını bulmak, bunları ortadan kaldırarak, suçların kaynağını kurutmak, böylece suç işlenmesini önlemektir. Yani suç nedenlerini yoketmektir. Oysa ölüm cezası, suç nedenlerini değil, insanı yoketmektedir. Bu, çağdaş Kriminoloji'nin ve ceza politikasının verilerine aykırıdır. Suç işleyen kişiyi yaşatmak ve onu topluma kazanmak ceza siyasetinin görevi ve hedefidir.
İdam edilen kişiyi hemen ortadan kaldırmakla, onun yeniden kazanılması olanağı yitirilmektedir. Bunda ibret alınacak bir durum da yoktur. Çünkü, insan üzerinde etkili olan, cezaların -şiddeti değil, devamlılığıdır.
O halde, ölüm cezası, çağımızın hukuk anlayışına, Kriminoloji biliminin verilerine ters düşmektedir.
...
—• Ölümün bir doğa kanunu olması ve toplumun, vermediği bir şeyi (yaşama hakkını) almaya hak ve yetkisi bulunmadığı,
— Adli hata imkânını taşıdığı ve bu halde geri dönme olanağı kalmadığı,
— Suça engel olamadığı, önleme niteliğini taşımadığı,
— «Takdire bağlı indirme sebebi» açısından, hakimin dünya görüşü ve düşünce yapısına göre değişebildiği ve bu nedenle eşitsizlik yarattığı,
— Ölüm cezasına konu olan suçların yaşanılan dönemin anlayışına göre saptanması ve değerlendirilmesindeki çok tehlikeli sonuçların, o günün koşullarına ve bireysel eğilimlere veye çeşitli baskılara göre kısa bir süre sonra yakınmalara neden olabilecek olup binilerin, onarılması olanaksız uygulamalara yol açabileceği nedeniyle
-Özellikle siyasal suçlar bakımından; Siyasal davranış ve eylemlerin, haklılık-haksızlık konusunda değişir
niteliği olması,
— Bu konuda Kamu oyunun da aynı özelliği taşıması, onun da bu davranışlar karşısında değişik tepkilere sahip olması,
— Kendilerini cezalandıranlar gibi, siyasal suçlular da toplumu doğru gelişme çizgisine sokma iddia ve çabasında bulundukları,
— Adi suçlarda olduğu gibi siyasal suçlarda da ölüm cezasının «önleme niteliği»ne sahip olmadığı açık bulunduğu nedeniyle, ölüm cezası çağdaş uygarlık anlayışına, hukuk bilimine aykırı düşmekte ve ilkel bir anlayışı yansıtmaktadır.
...
iş bu sebeplerle ölüm cezasına karşıyım.
p.s.: türk hukukunda 2002 yılında kaldırılan ölüm cezasının yeniden geri getirilmemesi gereklidir.
eğer bugün imralı'nın asılması gerektiğini söyleyerek insanlara urgan fırlatanlar bunda samimi idiyseler, 1999-2002 yılları arasında iktidardaydılar ve bu sürede ölüm cezası infaz edilebilirdi. o gün bunu yapamayanların bugün oy kaygısıyla insanların duygularını rencide etmeleri kabul edilemez.