Tanrı önce kamışı yaratmış.
Ney,İsrafil'in çalgısıymış;"Sur"neyden üflenmiş,diyor Tebriz'li...Vardır bir bildiği elbet.
Kendisinden herdaim birşeyler öğrendiğim sayın ADAM'ı bu konulara çekmek için çok uğraştım,ama olmadı...Aslında bukonularda da bizlerden çok daha donanımlı olduğunu biliyorum.
Tasavvuf felsefesinin dergah kültürüyle zenginleşip,derinleşmesi,bu dergahlarda onca İnsan-ı Kamil yetişmesi bizler için bir lutuf olarak benimsenebilir;zaman içinde dergahlarında sahte şeyhler aracılığıyla yozlaştırıldığını,istismar mekanlarına dönüştürüldüğünü görüyoruz.
Alimlerin filizlendiği dergahlardan,daha sonraları kabukçular,tecavüzcüler türemeye başlamış;neticede derinliğini yitirmiş, içi boşaltılmış,karartılmış,yobazların hükmettiği bir dinle ve onun dayatmalarıyla ve uyduruk dogmalarıyla başbaşa kalmışız.
Masonlukla,Tasavvufun gölgesinde yeşermiş öğretilerin birbirine yakınlığına yürekten inanıyorum;zira onun için buradayım.Umudumu hiç yitirmedim,eskiye duyduğum özlemin ışığını hala görebiliyorum.İnanıyorum birgün,ibadethanelerde kapı olmayacak,aynı varoluş felsefesini benimsemiş insanlar birbirlerinin kayıtsız şartsız kardeş olarak kucaklayacak,eklektik bir inanca herkes doyasıya töleranslı olacak ve doğacak çocuklarımızın olası kabullerinden hiç endişe duymayacağız.
Bizleri,burada değil diye ansalar bile,bizler sadece onlarla olacağız.Ve sayın ADAM hepimizin önünde olacak.
Saygılar