Bir süre önce “Mason Olmak İsteyen Kişiye Öneriler - 1” başlığı altında, kişinin Masonluğa girmeden önce bu kurumun amaçlarını, ilkelerini, tarihçesini, örgütlenme tarzını ve çalışma yöntemini öğrenmesi gerektiğini belirtmiştik.
Diyelim ki mason olmak isteyen kişi bunları öğrendi. Bunları öğrendikten sonra Masonluğa girmeye karar verdi.
Bu Forumda sık sık gündeme getirilmiş bir konu var: Bu işin maliyeti. Verilmesi gerekecek olan giriş ödentisi…
Diyelim ki bu bakımdan da bir sorun yok.
Türkiye’deki büyük locaların tutumları arasında fark var. Mason olmak isteyen kişi, bu farkları da bilmeli ve hangi büyük loca örgütüne yöneleceğini kendi buyrultusuyla belirlemeli. (Ne yazık ki bu bağlamda şimdilik kadınların tek şansı var.)
Diyelim ki bu konu da bilinçli bir şekilde karara bağlandı.
Bu Forumda sık sık gündeme getirilmiş bir diğer konu, Masonluğa girmek isteyen kişinin, bir locaya en az iki mason tarafından önerilmesi gereği…
Diyelim ki bu da çözümlendi. En az iki mason, adayı önerdi. Öneri loca tarafından kabul edildi.
Aday kimilerinin talepname kimilerinin istek belgesi dediği giriş dilekçesini verdi. O da görüşüldü ve olumlu sonuçlandığı için ilgili büyük locanın ilgili yetkili organına gönderildi.
Adayın bilgileri askıya çıkarıldı.
Diyelim ki aday hakkında süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı için büyük locanın yetkili organı, ilgili locaya işlemin devam edebileceğini bildiren onama yazısını gönderdi.
Bunun üzerine ilgili büyük locanın başkanı (ona kimileri üstad-ı muhterem kimisi saygıdeğer üstat diyor) aday ile ilgili araştırma ve soruşturma (tahkikat) yapmak üzere kimi masonları görevlendirdi. Bu masonlar, üstlerine düşen görevi yerine getirdi. Kimisi aday ile de görüşmelerde bulundu. Hatta, kim bilir, belki aday bazı sosyal organizasyonlarda görünmek üzere davet edildi ve katıldı. Bütün bu işlerin sonunda locaya araştırma ve soruşturma raporları sunuldu. Bunlar gündeme alındı ve görüşüldü.
Diyelim ki bu işler de olumlu sonuçlandı ve adayın Masonluğa kabul edilebileceğine karar verildi.
İşte adayın, hayli zaman alabilecek bu işlemler boyunca sabırla beklemesi ve kendinden istenilenleri eksiksiz-itirazsız yerine getirmesi gerekiyor.
Şimdi sorulacak, “Nedir bu eksiksiz itirazsız yerine getireceği şeyler?” diye.
Merak etmeyin… Öyle pek önemli, gizemli, zorluklu, sıkıntılı şeyler değil. Örneğin falanca gün filanca saatte, bilmem nerede bulunmak…
Aday, bunun üzerine «İyi ama benim o gün o saatte bilmem hangi işim var.» derse… Elbette adayın bu sözünü ettiği işi belki geçerli bir mazeret olarak kabul edilebilir. Kabul edilebilecek mazeretler var, kabul edilemeyecek olanlar var.
Böyle bir mazeret belirtmenin sonrasında, bir benzer istem daha söz konusu olabilir; bir başka gün, bir başka saatte, aynı ya da bir başka yerde…
Aday bu ikinci fırsatı mutlaka değerlendirmeli.
Diyelim ki yine mazeret beyanında bulundu.
İşte o zaman yandı gülüm keten helva….