Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Nasil Mason olunur? Mason olmak icin neler gereklidir?  (Okunma sayısı 910829 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 02, 2020, 12:50:34 ös
Yanıtla #680
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 26
  • Cinsiyet: Bay

Mason olmak için bir yaratana inanma şartı aranıyormuş. Bu şekilde aydınlanmış insan nasıl olunuyor acaba? Burası da değilse neresi aradığımız yer? Bir kavganın başlangıcının teması olan yaradan inancının insanı, insanlığı nasıl aydınlatabileceğini dinlemek isterim gerçekten. Herkese sevgiler.

Öncelikle şu noktanın altını çizmek isterim ki, yaradan inancı, kendi başına, bir kavganın başlangıcı teması olmak zorunda değildir. Yaratan inancı, bu evrenin varlığına sebep olan üstün bir varlığın var oluşuna inanmaktan ibarettir. Fark ettiyseniz, bu kıstas, bir dine mensup olma zorunluluğu değildir. Eğer "semavi dinlere mensup olmak" gibi bir zorunluluk olsaydı, belki bu dinlerin anlatılarının başlangıcında bulunan Tanrı - Şeytan karşıtlığına bakarak bunun bir kavga başlangıcı teması olduğunu söyleyebilirdiniz. Ancak sizin de fark edeceğiniz üzere şart bu değil. Şart, bu evrenin varlığına sebep olan üstün bir varlığın var oluşuna inanmaktan ibarettir. Yani bir deist de mason olabilir. Bir deist, az önce bahsettiğim anlatılara inanmaz. Ona göre, bu tür bir kavga başlangıcı anlatısı da gerçek olmadığı için, Tanrı inancını, bir kavga başlangıcı teması olarak görmek mümkün olmayacaktır.

İnsanlığı aydınlatma konusunda ise şunu söyleyebilirim. Tanrı inancına sahip olmak ya da olmamak kendi başına, insanı daha aydın ya da daha az aydın kılmaz. Bu yalnızca bir başlangıç noktası seçmektir.

Eğer ki siz başlangıç noktası olarak Tanrı'ya inanmamayı seçmişseniz, bir insan olarak yaşamınızın tüm sorumluluğunu kendi üstünüze almışsınız demektir. Çünkü dünya üzerindeki tüm yapıların doğanın ve kültürün ürünü olduğunu kabul edersiniz. Bu şekilde düşünüyorsanız kişişel gelişiminizi ve aydınlanmanızı, "illa ki masonluk çatısı altında bulunacağım" gibi bir zorunlulukla kısıtlamazsınız. Masonluk yollardan birisidir. Tek geçerli yol olduğunu iddia etmez. Yani masonluğun dışında başka yollardan giderek de aydınlanmak mümkündür.

Eğer ki siz başlangıç noktası olarak Tanrı'ya inanmayı seçmişseniz, bir insan olarak sizden daha üstün bir varlığın mevcudiyetini kabul ediyorsunuz demektir. Bu sizin, yolculuğunuzda bir tür rehberliğe ihtiyaç duyabileceğinizi gösterir. Yalnız dikkat ederseniz, bu durumda bile masonluk tek geçerli yol değildir. Başka başka yollar da size rehberlik sunabilir.


 İnsanlığa, hatta evrendeki tüm canlılara yarardan çok zararı olan bir olgunun, kendini güncel tutarak verdiği zararlara her gün yenilerinin eklenmesinin benimsenmesini mantığım almıyor açıkçası.

Yine benzer bir noktaya parmak basmam gerekirse, Tanrı inancının kendi başına yararlı ya da zararlı olarak nitelenmesi mümkün değildir. Çünkü evrenin yaratılmış olduğunu kabul etmek kendi başına bir zarar barındırmaz. Ne zaman ki konu "dinler"e varırsa işte o zaman nasıl yaşanması gerektiği ile ilgili farklı kurallar meydana gelir. Bu kuralların birbiriyle çatışması mümkün olur. Bu noktada dinin bir araya getirici özelliği yani "yararı" mı fazla yoksa ayrıştırıcı özelliği yani "zararı" mı fazla bu tartışılabilir. Ancak Tanrı inancı kendi başına yararlı ya da zararlı olarak nitelenemez. Yine bir deist üzerinden konuyu şöyle özetleyebilirim: Deist Tanrı inancına sahiptir ancak dinlerin belirlediği kurallara inanmaz. Eğer ortada çatışmaya neden olan farklı kurallar varsa bu ayrışmanın kaynağında insanın bakış açısı vardır. Deistin Tanrı inancı onun veya başkalarının yaşantısına zarar vermez.

Tüm bunları deistlik üzerinden örneklememin sebebi masonluk için deist olmanın yeterli olmasıdır. Yani bahsettiğiniz kavga teması, Tanrı inancından kaynaklanmamaktadır. Belki kısmen dinlerden, kısmen ise insanların ayrı bedenlerde ve ayrı coğrafyalarda, birbirinden farklı düşünebilen ve farklı şekillerde örgütlenebilen  bir yapı teşkil etmesinden kaynaklanıyor olabilir. Din olmasaydı, etnisite, etnisite olmasaydı ideolojiler üzerinden yine kavga devam edecekti. Birbirimizle anlaşamamamızın temelinde yatan tüm farklılıkları ortadan kaldırsak ve görünüş bakımından hepimiz aynı olsak yine kavga devam edebilirdi çünkü farklı düşünebiliyoruz, bu farklı düşünebilme yeteneğimiz bazen bizi birbirimize düşman ediyor. Ayrı bedenlere ve zihinlere sahip olduğumuz sürece kavga hep mümkün bir seçenek olarak kalacaktır.

Sn. Oğuz; kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim öncelikle. Kusursuz bir varlıktan bahsediyorsak, üzerinde neden odaklı düşünmek mi daha mantıklı yoksa gelişmelere bakarak sorularla bir sonuca ulaşmaya çalışmak mı? Kusursuz bir varlık sonuçta. Eğer ki  ''tanrı insanları acı çekmeleri için yarattı'' mottolu bir inanış varsa başka. Ama böyle bir tanrı varsa bile, böyle bir tanrıdan cennet beklemek hayal değil mi? Seni yeniden dünya gibi bir cehenneme atmayacağının garantisi yok. Deist de olsak, böyle bir tanrıya inanmanın bir anlamı yok. Tanrının kötü olduğunu düşünmek, olmadığını düşünmekten daha mantıksız olur çünkü. Sınav dünyası dersek de, sınav dünyası inanışı olduğu için dünya sınav dünyası olmuştur. Yani bu inanış olmasaydı, dünya sınav dünyası olmayacaktı. Yine zarar. Eğer bir yaratıcıya inanacaksak, iyilik kötülük kavramını yaratan da tanrı demek zorundayız.  Yine yukarıda da belirttiğim gibi, kötülüğü yaratan tanrıdan bir şeyler ummak, tanrı inancıyla bağdaşmaz. Umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Tekrar teşekkür ederim. Saygılar, sevgiler.


Mayıs 02, 2020, 02:00:16 ös
Yanıtla #681
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 645
  • Cinsiyet: Bay

Öncelikli olarak şunu belirtmek isterim ki, her ne kadar siz karşı görüşe saygı duymadığınızı belirtseniz de ben sizin görüşünüze saygı duyuyorum Sayın friend ve bu yüzden bilgim ve tecrübem dahilinde sorunuzu yanıtlamaya çalışacağım.

Geleneksel Mason olmanın şartlarından bir tanesi de "Yüce Varlığa" inanmaktır. Bu Masonluğun şartı değildir, Geleneksel Masonluğun şartıdır. Liberal Masonlukta çoğu Obediyans böyle bir şart aramaz.

Masonluk ezoterik bir örgüttür. Ezoterizme tarihi pencereden baktığınız zaman, önemli özelliklerinden birisinin de inanç olduğunu görebilirsiniz. Hatta 18. yüzyıla kadar, inanç motifi olmayan ezoterik bir örgüt neredeyse yoktur diyebiliriz belki de.

Masonluğun çıkış noktası olarak, Hz. Süleyman'ın Tapınak efsanesi gösterilir çoğu kaynakta. Yani Masonluğun çıkış noktasına baktığınız zaman da Mabedin yapılış amacının inanç olduğunu görürsünüz.

Bu söylediklerim yanlış anlaşılmasın lütfen. Masonluk laik bir kurumdur, dinsel törenler falan yoktur, kimse size inancınız ile ilgili sorular sormaz. Sorulan tek soru "Yüce Varlığa" inanıp inanmadığınızdır.

Mason bilimadamlarını, sanatçıları ve düşünürleri saymamam gerek yoktur herhalde.

Biz insanlık için "Ülkü Mabedi" yapmak isteriz, bu Mabed, manevi bir mabettir. Bunu yapmak için de her Masonun öncelikli olarak kendi ham taşını yontması gerektiğine inanırız.İnsanı Kamil olma yolunda ilerlemek isteriz.

İyi insan olmanın, aydınlanmanın tek yolu Mason olmak mıdır? Değildir. Aydınlanmak için kendinize istediğiniz yolu seçebilirsiniz. Her aydın insan Masondur veya Mason olmalıdır diye bir iddiamız yoktur, olamaz da. Mason olmayan nice aydın insan vardır zira.

 
* MASON OLMAK İÇİN KİŞİSEL YARDIM, DANIŞMANLIK VE REHBERLİK TALEBİNDE BULUNMAYINIZ.
* MASONLUKLA İLGİLİ SORULARINIZI ÖZEL MESAJ İLE  SORMAYINIZ, FORUMA BAŞLIK AÇARAK SORUNUZU FORUMDA PAYLAŞINIZ.


Mayıs 02, 2020, 02:11:39 ös
Yanıtla #682
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 102
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Caliper. Aydınlatıcı açıklamalarınız için ilk aşamada bende merak uyandıran birçok şeyin cevabını verdiniz. Teşekkür ederim. Merak ettiğim diğer şeyler için araştırmalarım devam etmekte.
Saygılarımla,
Biz farklılıklara tahammül etmesini bilmeyen insanlarız. Sevdiğimizi severiz, başkalarının ise bizi sevmeme hakkının olmasına katlanamayız.


Mayıs 02, 2020, 02:47:52 ös
Yanıtla #683
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 26
  • Cinsiyet: Bay

Öncelikli olarak şunu belirtmek isterim ki, her ne kadar siz karşı görüşe saygı duymadığınızı belirtseniz de ben sizin görüşünüze saygı duyuyorum Sayın friend ve bu yüzden bilgim ve tecrübem dahilinde sorunuzu yanıtlamaya çalışacağım.

Geleneksel Mason olmanın şartlarından bir tanesi de "Yüce Varlığa" inanmaktır. Bu Masonluğun şartı değildir, Geleneksel Masonluğun şartıdır. Liberal Masonlukta çoğu Obediyans böyle bir şart aramaz.

Masonluk ezoterik bir örgüttür. Ezoterizme tarihi pencereden baktığınız zaman, önemli özelliklerinden birisinin de inanç olduğunu görebilirsiniz. Hatta 18. yüzyıla kadar, inanç motifi olmayan ezoterik bir örgüt neredeyse yoktur diyebiliriz belki de.

Masonluğun çıkış noktası olarak, Hz. Süleyman'ın Tapınak efsanesi gösterilir çoğu kaynakta. Yani Masonluğun çıkış noktasına baktığınız zaman da Mabedin yapılış amacının inanç olduğunu görürsünüz.

Bu söylediklerim yanlış anlaşılmasın lütfen. Masonluk laik bir kurumdur, dinsel törenler falan yoktur, kimse size inancınız ile ilgili sorular sormaz. Sorulan tek soru "Yüce Varlığa" inanıp inanmadığınızdır.

Mason bilimadamlarını, sanatçıları ve düşünürleri saymamam gerek yoktur herhalde.

Biz insanlık için "Ülkü Mabedi" yapmak isteriz, bu Mabed, manevi bir mabettir. Bunu yapmak için de her Masonun öncelikli olarak kendi ham taşını yontması gerektiğine inanırız.İnsanı Kamil olma yolunda ilerlemek isteriz.

İyi insan olmanın, aydınlanmanın tek yolu Mason olmak mıdır? Değildir. Aydınlanmak için kendinize istediğiniz yolu seçebilirsiniz. Her aydın insan Masondur veya Mason olmalıdır diye bir iddiamız yoktur, olamaz da. Mason olmayan nice aydın insan vardır zira.

Sn. Caliper, öncelikle ilginiz ve nezaketiniz için teşekkür ederim. Karşı görüşe saygı duymadığım çıkışını, inanç tekelinde değerlendirdiğimi belirterek düzeltmek isterim. Kötü hissettirdiysem özürdilerim. Takdir edersiniz ki kendi inanç/inançsızlık durumum açısından değerlendirdiğim zaman, buna  saygı duyduğumu belirtirsem kendimle çelişmiş olurum. Çünkü siz de dahil hiç kimse, kendince kötü olarak tasvir ettiği bir şeye saygı duyamaz. Bu konu dışındaki karşı görüşlere kötü temalı olmadığı sürece tabii ki saygı duyarım. 

Kişinin kendi ham taşını yontması fikrine saygı duyarım mesela, evet. Ancak o kişinin gelişimini tamamlayıp tamamlayamadığına bir başkasının karar vermesi fikrine saygı duyamam. Mesela kimseye zararı olmayan bir insan mı gelişimini tamamlamıştır, yoksa birilerine faydası olan insan mı? iki grup düşünelim, üçer kişi, ilk grupta kimsenin kimseye zararı yok, dolayısıyla iyiliğe de ihtiyaç yok. Diğer grupta birinin diğerine zararı var ve bu grupta bulunan üçüncü kişi de zarar gören diğer insana yardımcı oluyor. Şimdi burada kötülük olan grupta yardım ihtiyacı doğuyor doğal olarak. Ama diğer grupta kimsenin kimseden bir beklentisi yok, çünkü kötülük yok, zarar yok. Bana göre de bu grup gelişimini tamamlamış oluyor. Ben bu gruba dahil olmak isterim. Dini ve tanrı inancını da bu bağlamda ikinci grupta görüyorum. Sevgi ve saygılarımla.


Mayıs 02, 2020, 03:05:39 ös
Yanıtla #684
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 75
  • Cinsiyet: Bay



Sn. Oğuz; kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim öncelikle. Kusursuz bir varlıktan bahsediyorsak, üzerinde neden odaklı düşünmek mi daha mantıklı yoksa gelişmelere bakarak sorularla bir sonuca ulaşmaya çalışmak mı? Kusursuz bir varlık sonuçta. Eğer ki  ''tanrı insanları acı çekmeleri için yarattı'' mottolu bir inanış varsa başka. Ama böyle bir tanrı varsa bile, böyle bir tanrıdan cennet beklemek hayal değil mi? Seni yeniden dünya gibi bir cehenneme atmayacağının garantisi yok. Deist de olsak, böyle bir tanrıya inanmanın bir anlamı yok. Tanrının kötü olduğunu düşünmek, olmadığını düşünmekten daha mantıksız olur çünkü. Sınav dünyası dersek de, sınav dünyası inanışı olduğu için dünya sınav dünyası olmuştur. Yani bu inanış olmasaydı, dünya sınav dünyası olmayacaktı. Yine zarar. Eğer bir yaratıcıya inanacaksak, iyilik kötülük kavramını yaratan da tanrı demek zorundayız.  Yine yukarıda da belirttiğim gibi, kötülüğü yaratan tanrıdan bir şeyler ummak, tanrı inancıyla bağdaşmaz. Umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Tekrar teşekkür ederim. Saygılar, sevgiler.


Bu noktada söyleyebileceğim ilk şey Deizm'in de farklı versiyonları olduğu. Genel olarak bugünün penceresinden baktığımızda Deizm, Tanrı'nın doğa yasalarını kurduktan sonra evrene herhangi bir müdahalede bulunmadığı şeklinde anlaşılıyor. Kutsal kitapların, dini mucizelerin ve kehanetlerinin reddedilmesi de genel olarak Deizm'de bulabileceğimiz tutum. Ancak bu konuları farklı algılayan deistler olmuş tarihte. Özellikle ölüm sonrası konusunda çok farklı fikirler mevcut. Bazıları cennet cehennemin varlığını kabul etmiş, bazıları ise materyalist oldukları için ruhun ölümsüzlüğünü ya reddetmiş ya da şüpheyle bakmış. Hatta reenkarnasyona veya yeniden dirilmeye inananlar da var.


 Tanrının kendi koyduğu yasaları mucizelerle çiğneyebileceğini çünkü her şeye kadir olduğunu düşünenler olduğu gibi, yaptığı yasaları zaten mükemmel kurduğu için çiğnemek zorunda kalmayacağını düşünenler de var...


Kısacası cennete inanmadan ruhun bedenle birlikte yok olacağına inanarak ya da reenkarnasyonla tekrar dünyaya geleceğine inanarak da deist olmak mümkün.


Bir de "kötülük problemi" gibi önemli bir felsefi probleme değinmişsiniz ki kısaca bu, Tanrı'nın her şeye gücü yetiyorsa kötülük neden var olmaya devam eder? türünden bir sorudur. Bu noktada üretilecek çözümler artık kişilerin subjektif fikirleridir. Örneğin şöyle bir sistem olası çözümler arasındadır:

"Kötülüğün de Tanrı'da kaynak bulduğunu kabul etmek. Buna göre Tanrı'nın herşeyi bilmesi gerekir. O halde kötüyü de ilk elden bilmesi gerekir. Bu yüzden kötülüğün kaynağı da iyiliğin kaynağı da Tanrı'dır. Bu Tanrı'nın mükemmelliğine etki etmez çünkü eksik olanı eksikliğiyle tam olanı tamlığıyla bilmek gerçekten bilmektir. Kötülüğün ve iyiliğin kaynağı Tanrı'ysa insanların yaptıkları eylemlerden nasıl sorumlu olacağını sorabilirsiniz, bu durumda Tanrı basitçe  bireylerin dilediği türde iyi ya da kötü eylemi yaratıyor olabilir. İnsanların nasıl karşılık alacağına gelince yaptıkları eylemlerin karşılığını ya bu hayatta birbirlerinden alıyor ya da reenkarne olup başka bir hayatta alıyor olabilirler. Adaletli bir sonuca ulaşmak için reenkarne olmak uygun bir yöntem gibi gözüküyor."

Ama tüm bunların ötesinde asıl önemli soru Evren-Tanrı arasındaki ilişki ne? sorusudur. Bu konuda, şu cümleleri bırakıyorum ve bir de jpg ekliyorum mesaja.

Genel olarak, teizm'de, Tanrı evrenden aşkın'dır.
Genel olarak, panteizm'de, Tanrı evrene içkin'dir.
Genel olarak, panenteizm'de, Tanrı evrenden hem aşkındır hem de ona içkindir..


Bu ihtimallerin dışında, adaletsiz saf kötü bir Tanrı'nın var olması gibi bir ihtimal bile var her ne kadar bize çekici gelmese de...Ancak olaya yarar/zarar bağlamında bakmak yerine gerçek / gerçek olmayan şeklinde bakmayı daha doğru buluyorum. Çünkü gerçeklik hoşumuza gitmeyen sonuçlar ortaya çıkarsa bile bununla yüzleşebilmemiz gerekir.

Mesaja son birkaç cümle daha eklemem gerekirse: Yazdıklarım tamamen olasılıklardan ibarettir. İnanmayı mümkün kılacak bir Tanrı-evren sistemi düşünmek hala mümkündür.Yalnızca bunu örneklemeye çalıştım. Tabi ki tüm bu ihtimallere rağmen kişi yine de ateizmi seçebilir. Sonuçta bunlar kişisel fikirlerdir. Bahsettiklerimin masonlukla bir ilişiği yoktur. Konu dışına çıkmış olsak da sorularınızı yanıtlayabilmek için konu üzerinde kişisel fikirlerimi yazdığımı belirtmek isterim. Sayın Caliper masonlukla ilgili gerekli açıklamaları bir mason olarak yapmış.

İnanç konusunda:

Geleneksel masonluk ---->Tanrı inancı şarttır.
Liberal masonluk ---->Tanrı inancı şart değildir şeklinde.
Race of man!
The errors of a wise man make thy rules
Ye shall see
Rather than the perfection of the fool


Mayıs 02, 2020, 04:07:18 ös
Yanıtla #685
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 26
  • Cinsiyet: Bay



Sn. Oğuz; kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim öncelikle. Kusursuz bir varlıktan bahsediyorsak, üzerinde neden odaklı düşünmek mi daha mantıklı yoksa gelişmelere bakarak sorularla bir sonuca ulaşmaya çalışmak mı? Kusursuz bir varlık sonuçta. Eğer ki  ''tanrı insanları acı çekmeleri için yarattı'' mottolu bir inanış varsa başka. Ama böyle bir tanrı varsa bile, böyle bir tanrıdan cennet beklemek hayal değil mi? Seni yeniden dünya gibi bir cehenneme atmayacağının garantisi yok. Deist de olsak, böyle bir tanrıya inanmanın bir anlamı yok. Tanrının kötü olduğunu düşünmek, olmadığını düşünmekten daha mantıksız olur çünkü. Sınav dünyası dersek de, sınav dünyası inanışı olduğu için dünya sınav dünyası olmuştur. Yani bu inanış olmasaydı, dünya sınav dünyası olmayacaktı. Yine zarar. Eğer bir yaratıcıya inanacaksak, iyilik kötülük kavramını yaratan da tanrı demek zorundayız.  Yine yukarıda da belirttiğim gibi, kötülüğü yaratan tanrıdan bir şeyler ummak, tanrı inancıyla bağdaşmaz. Umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Tekrar teşekkür ederim. Saygılar, sevgiler.


Bu noktada söyleyebileceğim ilk şey Deizm'in de farklı versiyonları olduğu. Genel olarak bugünün penceresinden baktığımızda Deizm, Tanrı'nın doğa yasalarını kurduktan sonra evrene herhangi bir müdahalede bulunmadığı şeklinde anlaşılıyor. Kutsal kitapların, dini mucizelerin ve kehanetlerinin reddedilmesi de genel olarak Deizm'de bulabileceğimiz tutum. Ancak bu konuları farklı algılayan deistler olmuş tarihte. Özellikle ölüm sonrası konusunda çok farklı fikirler mevcut. Bazıları cennet cehennemin varlığını kabul etmiş, bazıları ise materyalist oldukları için ruhun ölümsüzlüğünü ya reddetmiş ya da şüpheyle bakmış. Hatta reenkarnasyona veya yeniden dirilmeye inananlar da var.


 Tanrının kendi koyduğu yasaları mucizelerle çiğneyebileceğini çünkü her şeye kadir olduğunu düşünenler olduğu gibi, yaptığı yasaları zaten mükemmel kurduğu için çiğnemek zorunda kalmayacağını düşünenler de var...


Kısacası cennete inanmadan ruhun bedenle birlikte yok olacağına inanarak ya da reenkarnasyonla tekrar dünyaya geleceğine inanarak da deist olmak mümkün.


Bir de "kötülük problemi" gibi önemli bir felsefi probleme değinmişsiniz ki kısaca bu, Tanrı'nın her şeye gücü yetiyorsa kötülük neden var olmaya devam eder? türünden bir sorudur. Bu noktada üretilecek çözümler artık kişilerin subjektif fikirleridir. Örneğin şöyle bir sistem olası çözümler arasındadır:

"Kötülüğün de Tanrı'da kaynak bulduğunu kabul etmek. Buna göre Tanrı'nın herşeyi bilmesi gerekir. O halde kötüyü de ilk elden bilmesi gerekir. Bu yüzden kötülüğün kaynağı da iyiliğin kaynağı da Tanrı'dır. Bu Tanrı'nın mükemmelliğine etki etmez çünkü eksik olanı eksikliğiyle tam olanı tamlığıyla bilmek gerçekten bilmektir. Kötülüğün ve iyiliğin kaynağı Tanrı'ysa insanların yaptıkları eylemlerden nasıl sorumlu olacağını sorabilirsiniz, bu durumda Tanrı basitçe  bireylerin dilediği türde iyi ya da kötü eylemi yaratıyor olabilir. İnsanların nasıl karşılık alacağına gelince yaptıkları eylemlerin karşılığını ya bu hayatta birbirlerinden alıyor ya da reenkarne olup başka bir hayatta alıyor olabilirler. Adaletli bir sonuca ulaşmak için reenkarne olmak uygun bir yöntem gibi gözüküyor."

Ama tüm bunların ötesinde asıl önemli soru Evren-Tanrı arasındaki ilişki ne? sorusudur. Bu konuda, şu cümleleri bırakıyorum ve bir de jpg ekliyorum mesaja.

Genel olarak, teizm'de, Tanrı evrenden aşkın'dır.
Genel olarak, panteizm'de, Tanrı evrene içkin'dir.
Genel olarak, panenteizm'de, Tanrı evrenden hem aşkındır hem de ona içkindir..


Bu ihtimallerin dışında, adaletsiz saf kötü bir Tanrı'nın var olması gibi bir ihtimal bile var her ne kadar bize çekici gelmese de...Ancak olaya yarar/zarar bağlamında bakmak yerine gerçek / gerçek olmayan şeklinde bakmayı daha doğru buluyorum. Çünkü gerçeklik hoşumuza gitmeyen sonuçlar ortaya çıkarsa bile bununla yüzleşebilmemiz gerekir.

Mesaja son birkaç cümle daha eklemem gerekirse: Yazdıklarım tamamen olasılıklardan ibarettir. İnanmayı mümkün kılacak bir Tanrı-evren sistemi düşünmek hala mümkündür.Yalnızca bunu örneklemeye çalıştım. Tabi ki tüm bu ihtimallere rağmen kişi yine de ateizmi seçebilir. Sonuçta bunlar kişisel fikirlerdir. Bahsettiklerimin masonlukla bir ilişiği yoktur. Konu dışına çıkmış olsak da sorularınızı yanıtlayabilmek için konu üzerinde kişisel fikirlerimi yazdığımı belirtmek isterim. Sayın Caliper masonlukla ilgili gerekli açıklamaları bir mason olarak yapmış.

İnanç konusunda:

Geleneksel masonluk ---->Tanrı inancı şarttır.
Liberal masonluk ---->Tanrı inancı şart değildir şeklinde.

Sn. Oğuz, tekrar teşekkür ederim ilginiz ve açıklamanız için. Geleneksel ya da liberal masonluk, liberal masonluktaki  bahsi geçen''tanrı inancı şart değildir'' söylemi; tanrı var ama, inanmıyorsan da gel demek kendiyle çelişmek değil midir? Tanrı ya vardır ya yoktur. Masonluk gerçeklikten beslenen bir olgu ise, bu davetle Tanrı inancı olan birinin inancına saygı duymuş olamayız. Aynı zamanda bu, Tanrı yoktur diyen insanın da inancına da saygı duymak olmaz. Kötülük demişiz, biri kötülüğe türlü bahaneler uydurulabilecek bir inanış, diğeri tam zıttı. Kötülüğün hiçbir bahanesi olamaz diyen bir inanış. Tanrı tarafından verilmiş olma ihtimali bile kötülüğün gerekçesi olamaz. Hatta Tanrıyı öldürürsem, otomatik olarak kötülüğü de ortadan kaldırmış olurum düşüncesini benimsemiş bir inanış. Tekrar teşekkürler, saygılar, sevgiler sn Oğuz.


Mayıs 02, 2020, 04:57:02 ös
Yanıtla #686
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 75
  • Cinsiyet: Bay


Sn. Oğuz, tekrar teşekkür ederim ilginiz ve açıklamanız için. Geleneksel ya da liberal masonluk, liberal masonluktaki  bahsi geçen''tanrı inancı şart değildir'' söylemi; tanrı var ama, inanmıyorsan da gel demek kendiyle çelişmek değil midir? Tanrı ya vardır ya yoktur. Masonluk gerçeklikten beslenen bir olgu ise, bu davetle Tanrı inancı olan birinin inancına saygı duymuş olamayız. Aynı zamanda bu, Tanrı yoktur diyen insanın da inancına da saygı duymak olmaz. Kötülük demişiz, biri kötülüğe türlü bahaneler uydurulabilecek bir inanış, diğeri tam zıttı. Kötülüğün hiçbir bahanesi olamaz diyen bir inanış. Tanrı tarafından verilmiş olma ihtimali bile kötülüğün gerekçesi olamaz. Hatta Tanrıyı öldürürsem, otomatik olarak kötülüğü de ortadan kaldırmış olurum düşüncesini benimsemiş bir inanış. Tekrar teşekkürler, saygılar, sevgiler sn Oğuz.

Öncelikle masonluk insan aklının ürünüdür ve insan aklının olduğu her yerde görüş ayrılığı oluşabilir. Geleneksel masonluk ile ilişkisinde liberal masonluk nasıl ortaya çıkmıştır bunu araştırırsanız, bunun bir çelişki değil de sadece ayrı bir görüş olduğunu fark edersiniz. Bunun bir çelişki olmamasının kanıtı geleneksel masonluğun, liberal masonluğu "tanımamasıdır". Bu ikisinin büyük locaları ve locaları birbirinden ayrıdır. Gerçi mason üyelerimiz dururken benim bu konu üzerinde daha fazla konuşmam yakışık almaz. Arama butonunu kullanarak konuyu araştırabilir veya sayın Caliper'e ya da bir başka mason üyeye soruyu yöneltebilirsiniz.


Kötülük konusunda şu yorumu yapabilirim. İnsanın kendi içerisinde hem iyiyi hem de kötüyü barındırdığını biliyoruz. Aksini iddia eden, bir olasılık dahilinde bile "bende" kötülük olamaz diyen ya farkında değildir ya da kendine karşı dürüst değildir. İnsanda kötülük varsa onu yaratanın da yaratırken bundan haberi olması gerekir. Bazı inanç sistemleri tarihte kendi Tanrı'larını kötülükten tamamen bağımsız olarak tanıtlarlar. Ancak kişisel olarak ben bunu samimiyetsiz buluyorum. Çünkü var olan her şeyin kaynağı Tanrı'ysa, O her şeyden haberdarsa, kötü de ondan geliyor olabilir. Ancak burada yaptığım şey kötüyü haklılandırmak değil. Zira kişi iyiyi de kötüyü de seçebilecek durumdayken kötüyü seçerse bunun sonuçlarına katlanacaktır. Yani Tanrı kişinin eyleminin yaratıcısı konumunda ama kişinin seçtiği eylemin sonuçlarını yine kişi çekiyor... Kişi bu hayatta diğer insanların davranışlarından ve/veya başka bir hayatında reenkarne olarak eylemlerinin karşılığını alıyor olabilir. Şahsi fikrime göre böyle bir inanç kendi içinde tutarlıdır. Tabi ki kötüyü kimse arzu etmez, ancak evrende kötü yadsınamaz bir biçimde vardır ve belki de onun varlığının önemli bir sebebi de vardır. Kişi kendi içerisinde bir olasılık olarak kötünün bulunduğunu her zaman bilmeli ve bunun farkındalığında olmalıdır.
Race of man!
The errors of a wise man make thy rules
Ye shall see
Rather than the perfection of the fool


Mayıs 02, 2020, 05:08:53 ös
Yanıtla #687
  • Mason
  • Aktif Uye
  • *
  • İleti: 645
  • Cinsiyet: Bay

Kişinin kendi ham taşını yontması fikrine saygı duyarım mesela, evet. Ancak o kişinin gelişimini tamamlayıp tamamlayamadığına bir başkasının karar vermesi fikrine saygı duyamam. Mesela kimseye zararı olmayan bir insan mı gelişimini tamamlamıştır, yoksa birilerine faydası olan insan mı? iki grup düşünelim, üçer kişi, ilk grupta kimsenin kimseye zararı yok, dolayısıyla iyiliğe de ihtiyaç yok. Diğer grupta birinin diğerine zararı var ve bu grupta bulunan üçüncü kişi de zarar gören diğer insana yardımcı oluyor. Şimdi burada kötülük olan grupta yardım ihtiyacı doğuyor doğal olarak. Ama diğer grupta kimsenin kimseden bir beklentisi yok, çünkü kötülük yok, zarar yok. Bana göre de bu grup gelişimini tamamlamış oluyor. Ben bu gruba dahil olmak isterim. Dini ve tanrı inancını da bu bağlamda ikinci grupta görüyorum. Sevgi ve saygılarımla.

Masonların kendisini geliştirmesi öbür boyu devam eder, bu yüzden hiç kimse sizin gelişiminizi tamamlayıp tamamlamadığınızı sorgulamaz, Masonluğun temellerine aykırıdır bu.

İyi ve kötü kavramları felsefede çok tartışılır, Aristo'nun söylemlerine bakarsanız, iyilik kavramı kişiden kişiye göre değişirken, kötülük kavramı hemen hemen ortaktır. İyilik derken kime göre iyiliği sorduğumuzdan söz etmemiz gerekecek sanırsam. Masonların toplum içerisinde iyi olarak tanımlanan insanlardan seçilmesi aşıla gelmiştir. Yani toplum normlarına göre iyi insanı seçer Masonlar. İyiliğin tanımı, zamana ve mekana göre değişim gösterebilir. Bu yüzden zamandan ve mekandan bağımsız olmak üzere kötü insanlar olmamaları ilk şarttır diyebiliriz. İkinci şart toplumun normlarına göre iyi insan olmaları.

Sadece iyi bir insan olmak yeterli değildir Mason olmak için, erdemli ve entellektüel bir kişiliğe sahip olmak da gereklidir.

Sizinle din tartışmasına girmem, girmem de uygun olmaz. Ama iyiliğin, erdemin ve entellektüelitenin din ile bir ilgisi pek tabii yoktur. Ama Masonlar, daha doğrusu Geleneksel Masonlar, iyi, erdemli ve entellektüel insanlar arasından sadece "Yüce Varlığa" inananları kendi aralarına alırlar.

Bunu eleştirebilirsiniz, sıkıntı yok ama saygı duymanız gerektiğini düşünüyorum.

* MASON OLMAK İÇİN KİŞİSEL YARDIM, DANIŞMANLIK VE REHBERLİK TALEBİNDE BULUNMAYINIZ.
* MASONLUKLA İLGİLİ SORULARINIZI ÖZEL MESAJ İLE  SORMAYINIZ, FORUMA BAŞLIK AÇARAK SORUNUZU FORUMDA PAYLAŞINIZ.


Mayıs 02, 2020, 06:10:42 ös
Yanıtla #688
  • Yeni Katilimci
  • *
  • İleti: 26
  • Cinsiyet: Bay


Masonların kendisini geliştirmesi öbür boyu devam eder, bu yüzden hiç kimse sizin gelişiminizi tamamlayıp tamamlamadığınızı sorgulamaz, Masonluğun temellerine aykırıdır bu.

İyi ve kötü kavramları felsefede çok tartışılır, Aristo'nun söylemlerine bakarsanız, iyilik kavramı kişiden kişiye göre değişirken, kötülük kavramı hemen hemen ortaktır. İyilik derken kime göre iyiliği sorduğumuzdan söz etmemiz gerekecek sanırsam. Masonların toplum içerisinde iyi olarak tanımlanan insanlardan seçilmesi aşıla gelmiştir. Yani toplum normlarına göre iyi insanı seçer Masonlar. İyiliğin tanımı, zamana ve mekana göre değişim gösterebilir. Bu yüzden zamandan ve mekandan bağımsız olmak üzere kötü insanlar olmamaları ilk şarttır diyebiliriz. İkinci şart toplumun normlarına göre iyi insan olmaları.

Sadece iyi bir insan olmak yeterli değildir Mason olmak için, erdemli ve entellektüel bir kişiliğe sahip olmak da gereklidir.

Sizinle din tartışmasına girmem, girmem de uygun olmaz. Ama iyiliğin, erdemin ve entellektüelitenin din ile bir ilgisi pek tabii yoktur. Ama Masonlar, daha doğrusu Geleneksel Masonlar, iyi, erdemli ve entellektüel insanlar arasından sadece "Yüce Varlığa" inananları kendi aralarına alırlar.

Bunu eleştirebilirsiniz, sıkıntı yok ama saygı duymanız gerektiğini düşünüyorum.
[/quote]


Öncelikle teşekkür ederim değerli vaktinizi ayırdığınız için Sn Caliper. Sn. Oğuza da yanıt vermiş olayım izninizle. Madem iyiliği ve kötülüğü yaratan bir yüce varlık var, biz burada bir insanın iyi veya kötü olduğunu belirlerken neyi baz alıyoruz acaba? Ben afrikada'ki aç/susuz kalan çocukların neden aç susuz kaldığını sorgularım mesela veya aklınıza gelen diğer örnekler, tecavüzler, hastalıklar gibi. Bu yüce varlık demek ki buna razı geliyorsa, ben de iyiliğin skalasını düşük tutarım ve şu kadar iyi olsam yeter derim. Onun yardım etmediğine ben yardım edersem, ondan da iyi olabilirim. İyilik kavramı çok basit şeylerden oluşuyor demek ki, tanrı bile bu kadar kötü olduğuna göre derim. Yüce varlığa inananları kendi aralarına alırlar demişsiniz. Şu şartlarda yüce varlığın iyi olduğunu ve ona inanarak onun yanında olmak isteyenin iyilikten, erdemden bahsetmesini normal karşılamak bana mantıklı gelmemekle birlikte, saygı duymak ayrı bir vicdan azabı getirir. Yanlış anlaşılmasın, burada saygı duymadığım kişiler değil, inanç.


Mayıs 02, 2020, 06:41:58 ös
Yanıtla #689
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 289
  • Cinsiyet: Bay


Masonların kendisini geliştirmesi öbür boyu devam eder, bu yüzden hiç kimse sizin gelişiminizi tamamlayıp tamamlamadığınızı sorgulamaz, Masonluğun temellerine aykırıdır bu.

İyi ve kötü kavramları felsefede çok tartışılır, Aristo'nun söylemlerine bakarsanız, iyilik kavramı kişiden kişiye göre değişirken, kötülük kavramı hemen hemen ortaktır. İyilik derken kime göre iyiliği sorduğumuzdan söz etmemiz gerekecek sanırsam. Masonların toplum içerisinde iyi olarak tanımlanan insanlardan seçilmesi aşıla gelmiştir. Yani toplum normlarına göre iyi insanı seçer Masonlar. İyiliğin tanımı, zamana ve mekana göre değişim gösterebilir. Bu yüzden zamandan ve mekandan bağımsız olmak üzere kötü insanlar olmamaları ilk şarttır diyebiliriz. İkinci şart toplumun normlarına göre iyi insan olmaları.

Sadece iyi bir insan olmak yeterli değildir Mason olmak için, erdemli ve entellektüel bir kişiliğe sahip olmak da gereklidir.

Sizinle din tartışmasına girmem, girmem de uygun olmaz. Ama iyiliğin, erdemin ve entellektüelitenin din ile bir ilgisi pek tabii yoktur. Ama Masonlar, daha doğrusu Geleneksel Masonlar, iyi, erdemli ve entellektüel insanlar arasından sadece "Yüce Varlığa" inananları kendi aralarına alırlar.

Bunu eleştirebilirsiniz, sıkıntı yok ama saygı duymanız gerektiğini düşünüyorum.


Öncelikle teşekkür ederim değerli vaktinizi ayırdığınız için Sn Caliper. Sn. Oğuza da yanıt vermiş olayım izninizle. Madem iyiliği ve kötülüğü yaratan bir yüce varlık var, biz burada bir insanın iyi veya kötü olduğunu belirlerken neyi baz alıyoruz acaba? Ben afrikada'ki aç/susuz kalan çocukların neden aç susuz kaldığını sorgularım mesela veya aklınıza gelen diğer örnekler, tecavüzler, hastalıklar gibi. Bu yüce varlık demek ki buna razı geliyorsa, ben de iyiliğin skalasını düşük tutarım ve şu kadar iyi olsam yeter derim. Onun yardım etmediğine ben yardım edersem, ondan da iyi olabilirim. İyilik kavramı çok basit şeylerden oluşuyor demek ki, tanrı bile bu kadar kötü olduğuna göre derim. Yüce varlığa inananları kendi aralarına alırlar demişsiniz. Şu şartlarda yüce varlığın iyi olduğunu ve ona inanarak onun yanında olmak isteyenin iyilikten, erdemden bahsetmesini normal karşılamak bana mantıklı gelmemekle birlikte, saygı duymak ayrı bir vicdan azabı getirir. Yanlış anlaşılmasın, burada saygı duymadığım kişiler değil, inanç.
[/quote]




Burada gördüğüm genel sıkıntı naçizane, forumu hiç okumadan bu konuya dalmanız. Eğer konu Masonluk ise Türkiye'de ÖMBL var. İnançları sorgulamaz. Araştırırsanız tüm sorularınıza cevap bulabilirsiniz. Bu forum ortamında da bir Yüce Varlığa inananlar ve inanmayanlar var. Kendi fikrinizi anlatıp saygı bekliyor olacaksınız sizden de aynı saygı doğal olarak beklenir.
Saygılarımla.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
22 Yanıt
32383 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 25, 2018, 08:54:51 ös
Gönderen: karahan
8 Yanıt
13291 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 25, 2017, 09:17:18 ös
Gönderen: Felix Steiner
39 Yanıt
43891 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 25, 2017, 11:19:30 öö
Gönderen: gfeenatre
21 Yanıt
27014 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 03, 2013, 02:11:33 öö
Gönderen: NOSAM33
30 Yanıt
38810 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 06, 2019, 01:15:27 ös
Gönderen: TARIK KÖSEOĞLU
53 Yanıt
39237 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2017, 08:16:44 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
99058 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 28, 2016, 01:27:07 ös
Gönderen: Niko
12 Yanıt
25176 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 14, 2014, 12:56:34 öö
Gönderen: ThomasReid
21 Yanıt
33650 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 25, 2017, 11:20:43 öö
Gönderen: gfeenatre
10 Yanıt
10836 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 22, 2015, 03:13:42 öö
Gönderen: Risus