Sn. Oğuz; kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim öncelikle. Kusursuz bir varlıktan bahsediyorsak, üzerinde neden odaklı düşünmek mi daha mantıklı yoksa gelişmelere bakarak sorularla bir sonuca ulaşmaya çalışmak mı? Kusursuz bir varlık sonuçta. Eğer ki ''tanrı insanları acı çekmeleri için yarattı'' mottolu bir inanış varsa başka. Ama böyle bir tanrı varsa bile, böyle bir tanrıdan cennet beklemek hayal değil mi? Seni yeniden dünya gibi bir cehenneme atmayacağının garantisi yok. Deist de olsak, böyle bir tanrıya inanmanın bir anlamı yok. Tanrının kötü olduğunu düşünmek, olmadığını düşünmekten daha mantıksız olur çünkü. Sınav dünyası dersek de, sınav dünyası inanışı olduğu için dünya sınav dünyası olmuştur. Yani bu inanış olmasaydı, dünya sınav dünyası olmayacaktı. Yine zarar. Eğer bir yaratıcıya inanacaksak, iyilik kötülük kavramını yaratan da tanrı demek zorundayız. Yine yukarıda da belirttiğim gibi, kötülüğü yaratan tanrıdan bir şeyler ummak, tanrı inancıyla bağdaşmaz. Umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Tekrar teşekkür ederim. Saygılar, sevgiler.
Bu noktada söyleyebileceğim ilk şey Deizm'in de farklı versiyonları olduğu. Genel olarak bugünün penceresinden baktığımızda Deizm, Tanrı'nın doğa yasalarını kurduktan sonra evrene herhangi bir müdahalede bulunmadığı şeklinde anlaşılıyor. Kutsal kitapların, dini mucizelerin ve kehanetlerinin reddedilmesi de genel olarak Deizm'de bulabileceğimiz tutum. Ancak bu konuları farklı algılayan deistler olmuş tarihte. Özellikle ölüm sonrası konusunda çok farklı fikirler mevcut. Bazıları cennet cehennemin varlığını kabul etmiş, bazıları ise materyalist oldukları için ruhun ölümsüzlüğünü ya reddetmiş ya da şüpheyle bakmış. Hatta reenkarnasyona veya yeniden dirilmeye inananlar da var.
Tanrının kendi koyduğu yasaları mucizelerle çiğneyebileceğini çünkü her şeye kadir olduğunu düşünenler olduğu gibi, yaptığı yasaları zaten mükemmel kurduğu için çiğnemek zorunda kalmayacağını düşünenler de var...
Kısacası cennete inanmadan ruhun bedenle birlikte yok olacağına inanarak ya da reenkarnasyonla tekrar dünyaya geleceğine inanarak da deist olmak mümkün.
Bir de "kötülük problemi" gibi önemli bir felsefi probleme değinmişsiniz ki kısaca bu, Tanrı'nın her şeye gücü yetiyorsa kötülük neden var olmaya devam eder? türünden bir sorudur. Bu noktada üretilecek çözümler artık kişilerin subjektif fikirleridir. Örneğin şöyle bir sistem olası çözümler arasındadır:
"Kötülüğün de Tanrı'da kaynak bulduğunu kabul etmek. Buna göre Tanrı'nın herşeyi bilmesi gerekir. O halde kötüyü de ilk elden bilmesi gerekir. Bu yüzden kötülüğün kaynağı da iyiliğin kaynağı da Tanrı'dır. Bu Tanrı'nın mükemmelliğine etki etmez çünkü eksik olanı eksikliğiyle tam olanı tamlığıyla bilmek gerçekten bilmektir. Kötülüğün ve iyiliğin kaynağı Tanrı'ysa insanların yaptıkları eylemlerden nasıl sorumlu olacağını sorabilirsiniz, bu durumda Tanrı basitçe bireylerin dilediği türde iyi ya da kötü eylemi yaratıyor olabilir. İnsanların nasıl karşılık alacağına gelince yaptıkları eylemlerin karşılığını ya bu hayatta birbirlerinden alıyor ya da reenkarne olup başka bir hayatta alıyor olabilirler. Adaletli bir sonuca ulaşmak için reenkarne olmak uygun bir yöntem gibi gözüküyor."
Ama tüm bunların ötesinde asıl önemli soru Evren-Tanrı arasındaki ilişki ne? sorusudur. Bu konuda, şu cümleleri bırakıyorum ve bir de jpg ekliyorum mesaja.
Genel olarak, teizm'de, Tanrı evrenden aşkın'dır.
Genel olarak, panteizm'de, Tanrı evrene içkin'dir.
Genel olarak, panenteizm'de, Tanrı evrenden hem aşkındır hem de ona içkindir..
Bu ihtimallerin dışında, adaletsiz saf kötü bir Tanrı'nın var olması gibi bir ihtimal bile var her ne kadar bize çekici gelmese de...Ancak olaya yarar/zarar bağlamında bakmak yerine gerçek / gerçek olmayan şeklinde bakmayı daha doğru buluyorum. Çünkü gerçeklik hoşumuza gitmeyen sonuçlar ortaya çıkarsa bile bununla yüzleşebilmemiz gerekir.
Mesaja son birkaç cümle daha eklemem gerekirse: Yazdıklarım tamamen olasılıklardan ibarettir. İnanmayı mümkün kılacak bir Tanrı-evren sistemi düşünmek hala mümkündür.Yalnızca bunu örneklemeye çalıştım. Tabi ki tüm bu ihtimallere rağmen kişi yine de ateizmi seçebilir. Sonuçta bunlar kişisel fikirlerdir. Bahsettiklerimin masonlukla bir ilişiği yoktur. Konu dışına çıkmış olsak da sorularınızı yanıtlayabilmek için konu üzerinde kişisel fikirlerimi yazdığımı belirtmek isterim. Sayın Caliper masonlukla ilgili gerekli açıklamaları bir mason olarak yapmış.
İnanç konusunda:
Geleneksel masonluk ---->Tanrı inancı şarttır.
Liberal masonluk ---->Tanrı inancı şart değildir şeklinde.