Moraller Bozuk

Moraller Bozuk

Ben Ramazan’ım ya da Ramazan ben ya da belki ikimiz ikimizin de tanımadığı bir başkasıyız…Hayatı günde iki vakit tavuk döner yiyerek değerlendiren ve analizlerini çay eşliğinde yapan bir insanın hayata bakış misyonu kaleme alınırsa sonunda ciddi felaketler abidesi ortaya çıkabilir.

Herkesin kendi felaketleri vardır.Aslında felaketlerini kendin seçemezsin.Zaten sen başlı başına bir hiper felaketsin.Felaketler müzayedesi içinde sırasını bekleyen bir tablo gibi…Sen hiç birbirine yalan söylemeyerek tatmin olan insan gördün mü?Göremezsin tabii ki.Göz, göz değil..Victoria secret podyumu sanki..Can sıkıntısı genetik bir can sıkıntısıdır.Aslında nedeni monoton hayatın bize sundukları değildir.Sıkıntılıyla aramızda olan sıkıntımızdır.Halledemediğimizden kelli hiçbir zaman yıldızımız barışmamıştır.Biz insanlar kendimizden başka kimseyi sevemedik.Sıkıntılarımıza biraz şefkat gösterseydik eğer beyinsel tsunami riskimiz azalabilirdi.Ruhsal soykırımın ana nedeni bu olabilir belki de…Bence soykırım bazen iyi yönde kullanılabilir.Şiddetten yana olan soykırımlar hayvanlık ürünüdür.Bizim soykırımımız hayvanlığa karşı olandır.Bedene karşı olan aşklara bir karşıtlıktır bu.Unutma soykırım yalnızca şiddetle yapılmaz tıpkı doğduğundan beri göz ardı edilmiş fikirlerin gibi..İşte senin gerçek felaketin budur.Bazen zamanı durdurmak istersin.İçeride uyuyan o güzel kızla pompalanır kalp ritimlerin ve çektiğin sigaranın dumanıyla yazarsın baş harfini en derinlere…Bazen cebinde kalan son bir lira kadar umudun vardır.Umudunu kaybetmemekten zevk alan bir objektifle bakabilirsin dünyaya.Mesela cebinde kalan son bir lirayla kitap yazma umudunu kaybetmemek gibi…Dokunmak dediğin parmak uçlarını kondurmakla olmaz.Gözlerinle okşamalısın hislerini.Saçlarından süzülmeli dokunuşların.Bunu beceremiyorsan ne anlamı kalır ki umutların..Bazen bir ergenin alkollü halini yaşarsın.İçmeden sarhoşlukta denilebilir buna.Yıllardır seksen kiloluk bir enkazı taşımakla nasıl ayık gezilebilir ki zaten..Etrafta insan taklidi yapanların arasında sahte gülüşlerini sergilersin.Kim bilir senin kocaman bir yalnızlık evrenin de boğulduğunu ya da  Red Kit izleyerek büyümüş bir neslin ürünü olduğumuzdan dolayıdır bu duygusallığımız…

Rüyalarında kendini sonsuzluğa bıraktığın kanyonda aldığın son nefeste, son kez tükür dünyaya..Tükür tüm nefretini..Uyandığında sokak aralarına asfalt atmak yerine, laminat parke döşeyen işçileri gördüğünde yıkılacaktır hayallerin…Son söz bana gelirse; Asla bir meczup olamayacağımın farkındayım.Ben her zaman bizim köyün zencisi olmak istedim ve oldum.Tarz meselesi…

 


Haberdar ol

Yeni yazilardan haberdar olmak icin email adresinizi girin

YAZI ARŞİVİ

Son Yorumlar