Biraz da Sanat: Redakte Edilmemiş Kitaplar
Category : Kişisel Bloglar
—————–
Ortalarda dolaşan rakamlara göre yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemizin kutsal kitabı Kuran, ilk iki emrinde bilindiği gibi şöyle diyor:
Oku. Yaz.
Uğur Mumcu da benzer bir söylemle halka aynı tavsiyede bulunuyor:
“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.”
Peki, halkımızdaki durum nedir?
Fikir çok ancak okuyan yok.
İlginç olan ise şu: Yazan çok!
Peki, okumadan edinilen bu fikirler, yazıya dökülüyor da ne oluyor?
Okuyan mı var?
Elbette ki yok.
İşte bunu bilen “yazarların rahatlığı” kitaplardaki redaksiyon eksikliğini de gündeme getiriyor. Hem yazan kişi redaksiyon masrafına girmiyor, hem de yayınevi…
Yeni yeni şiir yazmaya başlayan gençlerin tipik davranışı olan “kitap bastırma” huyları da bu duruma eklenince, ortada redaksiyonsuz kitaplar yığını oluşmaya başlıyor.
Genç şairlerin şiirlerini redaksiyondan geçirmeye karşı duruşları ise ayrı bir tartışma konusu: “Şiirlerimin saflığının bozulmasını istemiyorum.”
Saflıkla gramer arasındaki doğru bağı kuramayan genç şairlerimizin tutkulu hareketleri bir yere kadar anlaşılır ama yaşını başını almış ve yazmaktan para kazanmaya başlamış “yazarlar”ın redaksiyonsuz kitapları hiç bir şekilde hoş görülmez.
Bu köşe yazarları için de geçerlidir.
Her gün gazetelerde halkın karşısına çıkan köşe yazarları, kullandıkları tek aracın dil olduğunu unutmamalıdır. Dilin önemini de…
Kalemi eline alır almaz yarım saat içinde hâlâ daha redaksiyona gerek kalmayacak kadar düzgün yazı yazma alışkanlığı edinememiş yazarların ise yazarlığını konuşmak bile istemiyorum. Kaldı ki böyle yazarlar bile yazdıklarının redaksiyondan geçmesi gerektiğini bilirler.
Bir yayınevi sahibi eski dostumun elinden düşmeyen sözlükler gözümün önünden hiç gitmez. Bir kaç dile birden hakim olan bu kişinin entellektüel seviyesi ise hayal edilemeyecek bir yerlerde dolaşıyor. Buna rağmen elinden sözlüğü düşürmeyen bu kişi, bana hayatımın en büyük görgüsünü kazandırmıştır.
Kaldı ki bu kişi sadece bir yayınevi sahibi, kitap yazmıyor. Sadece yayımlıyor.
Peki, bu kişinin derdi ne?
Elbette ki redaksiyon, yani doğru – düzgün dil.
Redaksiyondan geçmemiş her kitap, dil duvarından çıkarılan bir tuğladır.
Redaksiyondan geçmemiş her yazı, kültür mozaiğinden çıkarılmış minik bir taş parçasıdır.
Redaksiyondan geçmemiş tüm cümleler, beyinlere nizamsızlığın kelime kelime kazınmasıdır.
Dili olmayan, nizamı bozuk bir millet olmanın sonuçları ise bugün gördüklerinizden çok kötü sonuçlar doğuracaktır.
Görüşmek üzere
Son Yorumlar