Bu mesajı yazma gereği duydum. Çünkü daha önceki mesajımda bir hususu eksik bırakmış olduğumu fark ettim. Evet o mesajımda şöyle bir uyarı yapmıştım:
"Aşağıdaki gerekçelerden az sayıdaki bazıları Masonik açıdan geçerli olarak kabul edilebilmekle birlikte, birçoğu konuyu merak eden hariciler tarafından yakıştırılmış ve internet forumlarında, bloglarda ve bazı basılı iletişim ortamlarında dile getirilmiş gerekçelerdir. Geleneksel Masonlar tarafından böyle düşünüldüğü, bu gerekçelerin geleneksel Masonlar tarafından ortaya atıldığı asla düşünülmemelidir."
Eksik bıraktığım husus ise, sıraladığım maddelerden hangilerinin geleneksel masonluk tarafından ifade edildiği. Bu nedenle bazı harici forum üyelerinin kafaları karışmakta. Bazen masonlarla alakası olmayan bir gerekçeyi bile sanki masonlar söylemiş gibi algılamaktalar. Haklılar da. Bu nedenle bu karışıklığı açıklığa kavuşturmak istiyorum.
Anahtar kelimemiz "Gelenek". Bu çerçevede de daha önce listelemiş olduklarım arasından şu aşağıdakilerin geleneksel masonlukça benimsendiğini, diğerlerinin hariciler tarafından bizlere atfedildiğini belirtmek isterim:
1. Süleyman'ın Tapınağı ve Hiram Abiff efsanesinden yola çıkarak Masonlar kendileri için "dul kadının çocukları" ibaresini benimsemişlerdir. Süleyman'ın tapınağında çalışan kadın usta-kalfa-çırak olmamasından dolayı, "dul kadının çocukları" ==> "dul kadının oğulları" olarak algılanagelmiştir. Çünkü Hiram öldürüldükten sonra, onun yolundan giden yandaşlarının, Hiram'ın annesine sahip çıkıp, baktıkları ve Hiram'ın annesinin de, hepsi erkek olan bu kişileri Hiram'ın kardeşleri, dolayısıyla da kendi oğulları olarak kabul ettiği anlatılır. Bu nedenle tüm bu erkekler, Hiram'ın annesinin, yani dul kadının oğulları olarak kabul edilirler. Masonluk bu efsaneden feyz alması nedeniyle kadınları kabul etmez.
2. Masonluk, operatif masonluğun devamıdır ve operatif masonluğun var olduğu zamanlardan beri kadınlar arasında taş/inşaat ustaları yoktur. Bu nedenle Masonluk kadınları bünyesine kabul etmez.
8. Masonluğun anayasası böyle buyurmuştur, bize düşen anayasaya ve benchmarklara uymaktır.
Dikkat ederseniz bu üç gerekçe aslında bir geleneğin nasıl oluştuğunu gösteren bir zincirin halkaları gibidirler. Geleneği temel alan yukarıdaki üç açıklamaya ek olarak ben de dahil birçok mason aşağıdaki açıklamayı da sık sık dile getirirler (ki aslında bu da bir bakıma gelenek çerçevesinde ele alınabilecek bir açıklamadır.)
9. Erkekler kendi aralarında bir kardeşlik ve dayanışma topluluğu kurmuşlardır. Bunu yapmaya hakları var mıdır? Vardır ve bunu gerekçelendirmek gibi bir zorunlulukları da yoktur. Kadınları kendileri için kurdukları bu oluşuma almak zorunda değildirler. Neden almadıklarına dair gerekçeler oluşturmak zorunda da değildirler. Masonluk erkekler içindir, çünkü öyledir, başka bir sebebi de yoktur. Silahlı kuvvetler de dahil diğer tüm organizasyon ve kurumlarda erkekler ve kadınlar omuz omuza, yan yanadırlar. Varsın Masonluk gibi tek bir oluşumda da yan yana olmayıversinler. Bu durum günümüzde ne kadınların toplumdaki önemini azaltarak onların erkeklerden daha düşük varlıklar oldukları şeklinde bir düşünceye yol açar, ne de geleneksel Masonluğun çağ dışı bir örgütlenme olduğunu gösterir.
Bunlar dışındaki diğer gerekçelerin geleneksel masonlukça savunulduğu düşünülmemelidir.